Sanırım Japon yağmur gözlüğü taktığın zaman gerçekleri görmek zorlaşıyor. | Open Subtitles | لأنه من الصعب أن ترى الحقيقة عندما تلبس نظارات جوجلية |
Ne yazık ki yok. Kimse işbirliği yapmayınca ilerlememiz zorlaşıyor. | Open Subtitles | كلا لسوء الحظ، كان من الصعب إيجاد أشخاص مستعدين للتعاون |
Sanırım genel olarak, şirketler büyüdükçe küçük, yenilikçi projeler ortaya koymak da gittikçe zorlaşıyor. | TED | أعتقد أنه في العادة، كلما تكبر الشركة، يجدون من الصعب جداً رعاية مشاريع وإبتكارات صغيرة. |
Duymak giderek zorlaşıyor. Sürekli bir gürleme sözkonusu. | Open Subtitles | أصبح الأمر صعباً لغاية لسماع أى شيء هناك صوتٌ مستمر |
Evde üç aç adam varken geçinmek her geçen gün daha zorlaşıyor. | Open Subtitles | الأمر يصبح أصعب و أصعب بوجود ثلاثة رجال جوعى في المنزل |
Her geçen gün eski odamda uyanmak daha da zorlaşıyor. Ne için bu? | Open Subtitles | استقياظي في غرفتي القديمة يصعب الامر يوما بعد يوم ماهذا الشيء من اجله؟ |
Asla kolaylaşmıyor, tersine zorlaştıkça zorlaşıyor. | Open Subtitles | لذلك دعني اقول لك شيئ انه لا يصبح اسهل في واقع الامر انه يصبح اصعب فاصعب |
Öylesine mükemmel düzenli bir yapı ki, bu işte tanrının parmağının olmadığını söylemek zorlaşıyor. | TED | وكان يتموضع بصورة متناهية الترتيب والدقة وكان من الصعب جداً ان لا ننسب له الخلود |
Hobilerle başlayalım. Bunadığınız zaman, kendinizi eğlendirmeniz zorlaşıyor. | TED | دعونا نبدأ بالهوايات. حين تصاب بالخرف، يصبح من الصعب أكثر فأكثر أن تستمتع بوقتك. |
Kötü bir şeyler yapıyorsanız bunları saklamak zorlaşıyor. | TED | من الصعب أن تخفى شيئا إذا كنت تعمل أشياء سيئة. |
Çocukken hayal ettiğim el değmemiş denizleri bulmak gittikçe zorlaşıyor. | TED | ولقد أصبحت البحار العريقة والنظيفة التي حلمت بها كطفل من الصعب جدّا إيجادها. |
Saadet zinciri büyüdükçe yeni gelenlerin para kazanması artan derecede zorlaşıyor. | TED | وكلما ينمو مخطط الهرم، يصبح من الصعب على المجندين على نحو متزايد الجدد كسب المال. |
Biliyor musun, ikinci bölüğü bulmak gittikçe zorlaşıyor. Nerede olduğunuzu kimse bilmiyor. | Open Subtitles | تعرف، السرية الثـانية من الصعب الوصول إليهـا لا يستطيع أحد أن يحدّد مكـانك |
Kendimi terli hissediyorum... ..ve nefes almam zorlaşıyor. | Open Subtitles | انا اشعر ان جسدي كله يتعرق والتنفس اصبح صعباً |
Kendimi terli hissediyorum... ..ve nefes almam zorlaşıyor. | Open Subtitles | انا اشعر ان جسدي كله يتعرق والتنفس اصبح صعباً |
Davetsiz misafiri bulmamız bu şekilde daha da zorlaşıyor. | Open Subtitles | مما يجعل التحرك صعباً جداً بالنسبة إلى الدخيل |
Oysa gittikçe onlarla bağlantı kurmam zorlaşıyor. | Open Subtitles | وأناأجدالأمريوماًبعديوم.. أصعب وأصعب لكي أبقى على إتصال |
Gecenin sonunda, vedalaştığımız bölümler ise giderek zorlaşıyor. | Open Subtitles | والجزء الأخير من الليلة عندما نقول وداعاً إنه يكون أصعب |
Risk de var ve tabii ki yaklaştıkça, daha da zorlaşıyor. | TED | وبطبيعة الحال هناك خطر وكل ما تقترب إليه كل ما يصعب المشروع. |
İşim zorlaşıyor ama ben onları burada bırakamam. | Open Subtitles | ..هذا يجعل مهمتي اصعب لكن لايمكنني تركهم هنا |
Bu ülkenin sorunu ne bilmiyorum ama... hayatını kazanmak gitgide daha da zorlaşıyor. | Open Subtitles | أنا لا أعلم ما الذي يجري معهذاالبلد، لكنه يزداد صعوبة لكسب لقمة العيش. |
İşe yarıyorlar. Etkileri geçtiği zaman durum birazcık zorlaşıyor, hepsi bu. | Open Subtitles | إنها تعمل، لكن يصعُب الأمر عندما يبطل مفعولهم. |
Ailen olduğu zaman iş zorlaşıyor. | Open Subtitles | حينما يصبح لديكِ أسرة، فيكون صعبًا بعض الشيء. |
Her seferinde daha da zorlaşıyor. Para para para, bunu yapmaya devam edemeyiz Bob. | Open Subtitles | في كل مره تصعب القصه مال، مال ثم مال |
Bu anlaşmayı yapmak gittikçe zorlaşıyor. | Open Subtitles | الأمر يزدادُ صعوبةً في ترتيب هذه الأمور. |
Dümeni tutmak zorlaşıyor. | Open Subtitles | العجلة اصبحت صعبة التحكم فيها أنا اطلب التدعيم |
Bunu yok saymak gittikçe zorlaşıyor, Katherine. | Open Subtitles | هذا تطور لأمر صعب علينا تجاهله يا كابتن |