Bu adam tarafından zorlanmış: | Open Subtitles | أجبر على القيام بذلك بتحريض من هذا الرجل |
Tamam. Sizce yoldan çıkmaya zorlanmış mı? | Open Subtitles | أتعتقد بأنها أُجبرت على الإنحراف عن الطريق ؟ |
zorlanmış izlenimi vermeli. | Open Subtitles | ليبدو كما لو كان خلع بعَتَلة |
Hidroklorik asit içmeye zorlanmış gibi ve körelmiş bir delici aletle cinsel saldırıya maruz kalmış. | Open Subtitles | ومن الواضحِ بأنَّه قد تم إجباره على شرب الأسيد بالإضافةِ إلى تعذيبه جنسياً بأدواتٍ غريبة |
Çünkü ev sahibi kadın beni içeri almamak üzere zorlanmış durumda. | Open Subtitles | لأن المرأة التى تملك المنزل تمّ إجبارها ألاّ تسمح لى بالدخول. |
Hepsi sorunlarından kaçmaya zorlanmış. Hepsi burada güvenli bir liman bulmuş. | Open Subtitles | كلّ مَنْ أُجبر على الهرب مِنْ مشاكله وجد الملاذ الآمن هنا |
Cinsel ilişkiye zorlanmış gibi ama öldürüldüğünden emin değilim. | Open Subtitles | يبدو أنها أجبرت على الجماع ولكن هل تعلم لست واثقة من أنها قتلت |
Şehre yeni gelenler genellikle ekonomik ya da demokratik sebeplerden ötürü ya da tükenen kaynaklardan, toprağından ayrılmaya zorlanmış çiftçiler. | Open Subtitles | وأكثر النازحون هم المزارعون اللذين أجبروا على التخلي عن أراضيهم لأسباب اقتصادية او عرقية او نقص في الموارد الطبيعية |
İtirafa zorlanmış olmasından şüphelenmeye başlamıştım. | Open Subtitles | حسنا كنت قد بدأت للشك أجبر على الاعتراف، |
Bazıları korkunç şeyler yapmaya zorlanmış. | Open Subtitles | بعضهم أجبر على فعل أشياء رهيبة |
Yine de biraz zorlanmış görünüyordu, ne dersin? | Open Subtitles | يبدو أنه أجبر قليلا رغم ذلك، أليس كذلك؟ |
Hayaleti bana daha fazlasını anlatamadan buradan gitmeye zorlanmış. | Open Subtitles | كنت لأعلم المزيد لكن روحه أُجبرت على المغادرة قبل أن يخبرني |
Kaşları çatıklığı hayatı boyunca takınmaya zorlanmış olduğunu hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر كما لو أنّها أُجبرت على إرتداء قناع العبوس طيلة حياتها. |
Yoldan çıkmaya zorlanmış gibi. | Open Subtitles | يبدو أنها أُجبرت على الخروج من الطريق |
zorlanmış izlenimi vermeli. | Open Subtitles | ليبدو كما لو كان خلع بعَتَلة |
Aramayı yapmaya zorlanmış. | Open Subtitles | لقد تم إجباره على القيام بالمكالمة |
Kötü şeyler yapmaya zorlanmış, iyi bir ajandı. | Open Subtitles | عميلة جيدة تم إجبارها لفعل بعض الأشياء السيئة |
Bir büyücü ile evlenmeye zorlanmış. | Open Subtitles | لقد تمَّ إجبارها على الزواج من مشعوذ |
Hikâyeye göre efsanevi okçu William Tell kötü bir lord tarafından zor bir işi başarmaya zorlanmış. | TED | تخبرنا القصة أن وليام تيل الرامي الأسطوري أُجبر على الدخول في تحدٍ قاسٍ من قبل أمير فاسد |
Annesinin bir bebeğin kalbini... taş bir hançerle çıkarmasını izlemeye zorlanmış... | Open Subtitles | أجبرت على مشاهدة، كما والدتها ستخفض قلب هذا الطفل خارج مع خنجر الحجر. |
Hayatta kalan pek çok kişi, yönetimin binada çatlaklar olduğunu bildiği halde, işçileri işe dönmeye nasıl zorlanmış olabileceği ve olay gününde işçilerin duyduğu endişelerin neler olduğunu merak ediyor. | Open Subtitles | العديد من الناجين من عجب كيف يمكن أجبروا على العودة إلى العمل عندما علمت إدارة الشقوق في المبنى، |