Miami'ye dönüyor, ve beni görevi bitene kadar ona yardim etmeye zorluyorlar. | Open Subtitles | هو في طريقه عائد الى ميامي وهم يجبرونني على مساعدته |
Bilgi almak için ara sıra kendimi küçük düşürmeme zorluyorlar. | Open Subtitles | من وقت لآخر يجبرونني على إذلال نفسي مقابل المعلومات |
Bu okulun en sevdiğim yanı da bu. Çocukları sınırlarına kadar zorluyorlar. | Open Subtitles | هذا ما أعشقه عن هذه المدرسة أنهم يضغطون على الأطفال |
Zaferimizi kabul etmesi için zorluyorlar anlamına geliyor bu. | Open Subtitles | انهم يضغطون عليه ليتقبل انتصارنا |
Bütün kapıları kilitleyin! Bütün bunlar senin hatan. Beni, seni rehine gibi kullanmaya zorluyorlar. | Open Subtitles | أجبروني أن أستخدمِك كرهينة، أعدوا الأسلحة |
Urquhart'ı nehirden çıkmaya zorluyorlar. | Open Subtitles | انهم يحاولون إجبار أوركهارت ان يبعد عن النهر |
Bizi bir şeyleri onarmaya veya daha iyi bir talepte bulunmaya zorluyorlar, bu yüzden onların tam olarak da bunu yapmalarına ihtiyacımız var, çünkü sonuçta özgür bırakmak istedikleri bilgi değil, biziz. | TED | إنهم يحثوننا و يجبروننا على إصلاح الأشياء أو المطالبة بشيء أفضل، وأعتقد أننا بحاجة إليهم للقيام بذلك فقط، لأنه في نهاية الأمر ليست المعلومات من تحتاج للحرية، بل نحن. |
Karteller insanları istediklerini yapmaya zorluyorlar. | Open Subtitles | . لا أفهم . تجار المخدرات يجبرون الناس على فعل ما يريدون |
İstemiyorum ama bazen beni zorluyorlar. | Open Subtitles | لا أحب ذلك لكنهم يجبرونني أحيانا |
Sicim teorisine devam etmeye zorluyorlar. | Open Subtitles | إنهم يجبرونني على "الأستمرار بـ"نظرية الأوتار |
Beni, aktif hale getirmem için zorluyorlar. | Open Subtitles | يجبرونني على تفعليها |
İstemesem de beni insanlara yardım etmeye zorluyorlar! | Open Subtitles | لأنهم يجبرونني أن أساعد ! الناس غصب عني |
Ama onlar lucien kale yardım etmek beni zorluyorlar. | Open Subtitles | "لكنّهم يجبرونني على مساعدة (لوشان كاسل)" |
Atalarımız Lucien Castle'e yardım etmem için zorluyorlar beni. | Open Subtitles | "السالفون يجبرونني على مساعدة (لوشان كاسل)" |
Sana söylüyorum, onu istemediği bir şeyi yapmaya zorluyorlar. | Open Subtitles | ...دعني أؤكد لكَ كانوا يضغطون عليها, لكي تفعل شيء لا تريدهُ |
Şimdi seni zorluyorlar. | Open Subtitles | والآن يضغطون عليك. |
Warlegganlar borç senedini elde etmişler ve iflasa zorluyorlar. | Open Subtitles | و يضغطون لإفلاسه |
Saç düzleştirici ürünler için beni kimyasal ilaç izni almaya zorluyorlar. | Open Subtitles | أجبروني على اخذ ترخيص لهذه المواد الكيميائية لمنتجات تنعيم الشعر |
Sana geçer not vermemem için beni zorluyorlar. | Open Subtitles | ...لقد أجبروني ألا أنجّحك في مادتي |
Göstericiler havaalanını işgal ettiler ve başbakanı istifaya zorluyorlar. | Open Subtitles | إحتل المتظاهرون المطار وحاولوا إجبار رئيس الوزراء على الإستقالة |
İnsanlar çeşitlilikten öylesine korkuyorlar ki, herkesi, normal olmak istemeyen ya da olamayanları bile normal olmaya zorluyorlar. | TED | الناس يخافون جدا من التنوع لدرجة أنهم يحاولون إجبار الجميع، حتى الأشخاص الذين لا يريدون أو لا يستطيعون على أن يكونوا طبيعيين. |
Yeşilin tanımı budur ve yine de bizi daha fazlasını yapmamız için zorluyorlar. | Open Subtitles | هذا هو تعريف "أخضر" وهم الآن يجبروننا على عمل المزيد |
Bizi daha fazla bulut örtüsü yapmaya zorluyorlar. | Open Subtitles | يجبروننا لصنع مزيد من غطاء الغيوم |
Amerikalılar kendi dostlarını bile düşman etmeye zorluyorlar. | Open Subtitles | الامريكان يجبرون اصدقائهم حتى , ليصبحوا اعدائهم |