"zorundadır" - Translation from Turkish to Arabic

    • عليه أن
        
    • يجب عليهم
        
    • لابدأن
        
    • الإنتخابيةِ يَجِبُ
        
    • نقرر مساعدتها يجب
        
    • سيتفيد
        
    Bütün bu çözümler kökenlerini, kitap metninden türetirler ama kitap tasarımcısı metni okuduğu an, o, bir yorumlayıcı ve çevirmen olmak zorundadır. TED كل هذه الحلول تستمد جذورها من نص الكتاب، ولكن بمجرد أن قرأ مصمم الكتاب النص، ومن ثم كان عليه أن يكون مفسرا ومترجما.
    Tasarım aynı şekildedir. Tasarım aynı şekilde olmak zorundadır. TED التصميم هو نفس الشيئ. التصميم عليه أن يصبح نفس الشيئ.
    Tamamen teslim olmak zorundadır Aynı bir anestezi uzmanına teslim olmanız gibi TED عليه أن يستسلم ويخضع كلياً. كما يخضع المرء للطبيب المخدّر.
    Bütün eski mahkumlar şehre gelince kaydolmak zorundadır. Open Subtitles كل السجناء السابقين يجب عليهم التسجيل عند الوصول إلى بلدة جديدة
    Ve kazandığın her dolar için, birileri ödeme yapmak zorundadır. Open Subtitles وفى مقابل كل دولار تجنيه لابدأن أحدا قام بدفعه
    Bu karakol, yankesicilerden silahlı soygunculara... her türlü suçla baş etmek zorundadır... Open Subtitles هذه الدائرة الإنتخابيةِ يَجِبُ أَنْ تَتعاملَ مع كُلّ انواع المجرمِين. مِنْ النشّالين إلى اللصوصِ المُسلَّحينِ، مجرمون بكُلّ الأنواع -
    Ve biliyorsun ki bu tip uzatmalarda, banka önemli miktarda para ödemek zorundadır. Open Subtitles قبل أن نقرر مساعدتها يجب أن ماسنحققهمن وراءهذا .. -والبنك سيتفيد من رسوم كثيرة
    Gündüz saatlerinde gömüldüğü toprakta dinlenmek zorundadır. Open Subtitles في أثناء النهار عليه أن يرتاح في الأرض التي دفن فيها
    Dişi arayan bir erkek dikkatli olmak zorundadır. Open Subtitles .الذكر الباحث عن الأنثى ينبغي عليه أن يكون حذرا
    Bizim köyümüzde, bir adam bir kadınla evlenmeden önce üç küçük testi geçmek zorundadır. Open Subtitles في قريتنا الصغيرة قبل أن يُسمح لرجلٍ بالزواج من امرأة يجب عليه أن ينجح في ثلاثة اختبارات بسيطة
    Bu yüzden bir yıldız yaşamak, uzun yaşamak istiyorsa kütleçekimine karşı koymanın bir yolunu bulmak zorundadır. Open Subtitles لذلك إذا أراد النجم حياة طويلة يجب عليه أن يجد طريقة ليقاوم الجاذبية
    Bir vatandaş dükkânın önüne bir polis arabası istedi mi bunun bedelini ödemek zorundadır. Open Subtitles عندما يريد صاحب مخبز أو حانه من الشرطه حمايته يجب عليه أن يدفع لذلك
    Tıpkı aslan yavrusu gibi antilop yavrusu da hala annesine yakın olmak zorundadır. Open Subtitles ،لكن العجل، كشبل الأسد مازال عليه أن يَلزم جانب أمّه
    Bazen bu yeterlidir. Bazen yetmek zorundadır. Open Subtitles أحيانا ً يكون هذا كافيا ً وأحيانا ً عليه أن يكون كذلك
    İyi bir çevik kuvvet polisi yerinde hareketsiz durmak zorundadır, ve kendini kalkanıyla korumalıdır. Open Subtitles والشرطى الجيد,عليه أن يقف ثابتا,بلا حركه ويحمى نفسه بالدرع
    Bu programın ismi "X-ray. " Bütün bebekler yürümeden önce emeklemek zorundadır. Open Subtitles شباب هذا البرنامج يسمى أشعة إكس سوف تخوضونه , كل الأطفال يجب عليهم الزحف قبل المشي
    Fakat onların ikisi de tabii ki yemek zorundadır. Open Subtitles لكن هم الاثنين يجب عليهم ان يأكلوا, بالتأكيد.
    Sitarcı ve fahişe aşklarını mihraceden gizlemek zorundadır. Open Subtitles ... يجب عليهم إخفاء حبهم من المهراجا الشرير
    Ve kazandığın her dolar için, birileri ödeme yapmak zorundadır. Open Subtitles وفى مقابل كل دولار تجنيه لابدأن أحدا قام بدفعه
    Bu karakol, yankesicilerden silahlı soygunculara her türlü suçla baş etmek zorundadır... Open Subtitles هذه الدائرة الإنتخابيةِ يَجِبُ أَنْ تَتعاملَ مع كُلّ انواع المجرمِين. مِنْ النشّالين إلى اللصوصِ المُسلَّحينِ، مجرمون بكُلّ الأنواع -
    Ve biliyorsun ki bu tip uzatmalarda, banka önemli miktarda para ödemek zorundadır. Open Subtitles قبل أن نقرر مساعدتها يجب أن ماسنحققهمن وراءهذا .. -والبنك سيتفيد من رسوم كثيرة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more