İnternet, bu insanların fikirlerini çekinmeden söylemelerinde, işbirliği yapmalarında, birlikte düşünmeye başlamalarında büyük rol oynadı. | TED | ساهمت الإنترنت بدور كبير في مساعدة هؤلاء في التعبير عن آرائهم بحرية للتفكير والتعاون مع بعضهم البعض |
Öyle ki, bir grup içindeyken sürekli diğerlerinin fikirlerini taklit ediyoruz. | TED | فإنه يقول أننا لا يمكن أن نتواجد بين جماعة من الناس دون أن نتصرف بصورة لا واعية بمراقبة و تقليد آرائهم و أفكارهم. |
Ben bunun çok mühim olduğuna inanıyorum, çünkü demokrasi, insanların mantıklı argümanlar çerçevesinde fikirlerini değiştirebilmeleriyle alakalı. | TED | أنا أجد هذا الأمر هاما للغاية لأن الديمقراطية مبنية على تغيير الناس آرائهم بناء على الحوار العقلاني والنقاش |
Sonra da onların düşüncelerini kaydediyorlar. | Open Subtitles | ويجعلونهم يستمعون لبرنامجي وبمهنية يسجلون آرائهم بشأنهم |
Ama kadınlar sık sık fikir değiştirir diye düşündüm. | Open Subtitles | لكن ثمّ إعتقدتُ، تُغيّرُ النِساءُ آرائهم كُلّ الوَقت. |
Facebook'ta insanları arkadaşlıktan çıkarıyoruz ve insanları veya grupları kötü gösteren ya da ayrımcı insanlarla karşılaştığımızda fikirlerini gözden geçirmek konusunda onlarla konuşmak için ısrar etmiyoruz. | TED | ونلغي صداقتنا مع الأشخاص على فيسبوك، وعندما نقابل أشخاصًا يمارسون التمييز أو يشيطنون الأفراد أو المجموعات، نحن لا نصرّ على التحدث معهم للاعتراض على آرائهم ومناقشتها. |
Bu araç, herkese, hem kendi fikirlerini söylemeleri hem de kendilerini, fikirlerinden ayırmaları için yardımcı oluyor. Böylece, üst bir seviyeden görebiliyorlar. | TED | هذه الأداة تساعد الناس في التعبير عن آرائهم ومن ثم فصل أنفسهم عن آرائهم ليتمكنوا من رؤية الأشياء من منظور أعلى. |
Jen ve diğerleri, dikkatlerini, kendi fikirlerini söylemekten, tüm ekrana kaydırdıklarında, bakış açıları değişiyor. | TED | عندما حولت جين والآخرون انتباههم من إدخال آرائهم الخاصة للنظر على الشاشة بأكملها، تغير منظورهم للأمر. |
Asla fikirlerini değiştirmezler. | Open Subtitles | إنهم لا يغيرون آرائهم عندما تكوني غير مهتمة بهم |
Seni bilmem ama ben fikirlerini değiştirmeden buradan gidiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف لكني سأخرج من هنا قبل أن يغيّروا آرائهم |
ABD, diğerlerinin fikirlerini artık, hiç iplemiyor bile... | Open Subtitles | إن الولايات المتحدة لم تعطي بالاً ما هي آرائهم بعد الآن |
Öğle yemeğinden sonra fikirlerini değiştirdiklerini söylediler. | Open Subtitles | قالوا بأنهم غيّروا آرائهم مباشرةً بعد الغداء ما الذي حدث أثناء الغداء ؟ |
fikirlerini dile getirmekten çekinmeyen birisine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | فما نحن نبحث عن شخص ما الذي لا يخاف للتعبير عن آرائهم. |
fikirlerini dile getirmekten çekinmeyen birisine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن نبحث عن شخص الذي لا يخاف للتعبير عن آرائهم. |
fikirlerini değiştirebilmenin yolu, onlara düşündükleri gibi biri olmadığını göstermek. Hiç önemsemiyorsun ki. | Open Subtitles | إذن فإنّ أفضل طريقة لتغيير آرائهم هي بأن تثبتي لهم أنّكِ لستِ كما يظنّونكِ. |
Ama şu var: Amacımız öğrencilerimizin bizimle aynı fikirde olmaları değil, kendi fikirlerini söylemeleri için onlara cesaret vermektir. Bu yüzden bizim anlaşmamızın bir önemi yok. | TED | لكن إليكم الشيء المهم: هدفنا تشجيع الطلاب على التعبير عن آرائهم ليس لإكراههم على الاتفاق معنا لذلك لا يهم ما إذا كنت أوافق او لا |
Başlarda çok değil, ...ama fikirlerini değiştirmek için çalışacağız. | Open Subtitles | ليس الكثيرون... ليس في البداية لكننا سنسعى لتغيير آرائهم |
Onların düşüncelerini dinlersin, tartışırsın, uzlaşırsın | Open Subtitles | تستمع الى آرائهم تجادلهم وتناقشهم |
İlk yıl sonu değerlendirmemde, tasarım öğrencileri için adeta bir işkence gibidir bu, yıl içinde yaptığınız her şeyi bir masanın üzerine dizip daha önce hiç görmediğiniz bir dizi akademisyenin huzurunda eserlerinizin yanında durursunuz, onlar da hiç filtrelemeden düşüncelerini söylerler. | TED | وأنا في أول مراجعة لي في نهاية العام، وهي شكل من طقوس التعذيب لطلبة التصميم، حيث يجعلونك تأخذ كل شيء قمت به على مدار السنة وتضعه على الطاولة وتقف بجانبه بينما يقوم مجموعة من الأساتذة، الذين لم تر معظمهم من قبل، بإعطاء آرائهم المبهمة في عملك. |
Sorun değil İnsanlar sık sık fikir değiştirir. | Open Subtitles | يُغيّرُ الناسُ آرائهم دائماً. |