Neler yaşadığını anlayamıyorum ve Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | لا يمكنني فهمُ ما مررتَ به و أنا آسفة على ذلك |
Geçen geceki Bruins gibi Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | مثل حظك الليلة السابقة آسفة على ذلك. |
Kalbim olmadığı için diyebilirsin. Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | يمكن القول أنّ قلبي ليس معي - آسفة على ذلك - |
- Kusura bakmayın. - Her şey yolunda mı? | Open Subtitles | ــ آسفة على ذلك ــ هل كل شيئ على ما يرام؟ |
Ölmek istemene sebep oldum ve bunun için özür dilerim. Bununla gurur duymuyorum. | Open Subtitles | لقد جعلتكِ ترغبين في الموت وأنا آسفة على ذلك |
Bunun için üzgünüm. Bay Veeck'e her sabah burayı silmek zorunda olduğunu hep söylüyorum. | Open Subtitles | آسفة على ذلك ، لقد أخبرت سيد (فيك) أكثر من مرة أن ينظف المكان هنا كل صباح |
Ben de Şerif'i insanlara yardım etmesi için kandırdım, bunun için seni de kandırmam gerekti ve Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | وأنا خدعت (عمدة البلدة) لمساعدة الناس وفي قيامي بذلك كان لا بدّ لي أن أخدعك وأنا آسفة على ذلك |
Bunun için üzgünüm. Tamamen tesadüf oldu. | Open Subtitles | آسفة على ذلك إنها صدمة |
Bunun için üzgünüm, Sheppard ve gerçekten hayatımı kurtardığın için memnunum. | Open Subtitles | آسفة على ذلك يا (شيبرد) وحقيقتاً أنا ممتنة لإنقاذك حياتي |
Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | لكن انا لست آسفة على ذلك |
Bunun için üzgünüm. O... yorgun. | Open Subtitles | أنا آسفة على ذلك إنها منهكه |
Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة على ذلك |
Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة على ذلك. |
Bunun için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة على ذلك |
- Kusura bakmayın. | Open Subtitles | آسفة على ذلك. |
Kusura bakmayın. | Open Subtitles | آسفة على ذلك. |
Öyleydin ve bunun için özür dilerim. | Open Subtitles | كنتِ منهم ، وأنا آسفة على ذلك |
bunun için özür dilerim. | Open Subtitles | آسفة على ذلك |