Taksiyle gelemediğimiz için üzgünüm fakat son kalan paramı uçak biletine verdim. | Open Subtitles | آسف أننا لم نأخذ سيارة أجرة لكن أنفقت آخر نقودي على تذكرة السفر |
Talon' da fazla konuşamadığımız için üzgünüm. Çok kalabalıktı. | Open Subtitles | آسف أننا لم يمكننا الكلام في التالون كان مزدحماً |
Arabanı bugün bırakamadığımız için üzgünüm, Komiser. | Open Subtitles | آسف أننا لم نستطع تحرير السيارة اليوم |
Konuşacak zaman bulamadığımız için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أننا لم نحظى بوقت يكفي للتحدث |
Bu akşam fazla konuşamadığımız için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف أننا لم نتحدث كفاية الليلة |
Maçını kaçırdığımız için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسف أننا لم نحضر المباراة |
Onu kurtaramadığımız için üzgünüm Noah. Hiç kimseyi kurtaramadığımız için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أننا لم نستطع إنقاذها يا (نوا) وأننا لم نستطع إنقاذ أي شخص |
Daha erken olmadığı için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف أننا لم نتقابل قبل ذلك |
- Kazanamadığımız için üzgünüm. | Open Subtitles | - آسف أننا لم نفوز - |