İlacın tamamen yararsız olduğu kanıtlanıp araştırmaları terketmeye zorlamak istedim. | Open Subtitles | أردت أن أجبرهم على ترك أبحاثهم متى أثبت العقار عدم كفائته |
Sadece anlaşmaları ihlâl etmekle kalmıyorlar, aynı zamanda araştırmaları insan ırkına karşı tehdit oluşturuyor. | Open Subtitles | إن إختباراتهم لم تتجاوز المعاهدات الدولية فقط، وإنما أبحاثهم هي بمثابة تهديد خطير للإنسانية بأجمعها |
Ama özellikle araştırmaları şirket tarafından finanse edilen doktorlar, bu konuya aynı şekilde bakmadı. | Open Subtitles | ليس جميع الأطباء يرونها بهذه الطريقة لا سيما أولئك الذين أبحاثهم تمولهم الصناعة |
Onların araştırmaları da hep kuponlar üzerinde yoğunlaşıyor. | Open Subtitles | أبحاثهم تدعم القسائم الشرائية أيضاً |
Onlar küçük şeyler, insanlar, mahalle basketbol takımlarının skorunu takip etmek veya araştırmalarını düzenlemek veya klasik müzik öğretmek veya ilginç astronomi tarihlerini hesaplamak için uygulamalar yapıyorlardı. | TED | كانت هذه البرامج أشياء صغيرة ينشئ الناس التطبيقات ليتابعوا انتصارات فرق كرة السلة المحلية أو لتنظيم أبحاثهم أو لتعليم الناس الموسيقى الكلاسيكية أو لحساب التواريخ الفلكية الغريبة |
Demin bütün laboratuvar farelerini salıverdim, yani şu an bina boyunca araştırmalarını kovalamakla meşguller. | Open Subtitles | حسنٌ، لقد حررت كل الفئران لتوي، فهم مشغولين بملاحقة أبحاثهم في المبنى |
Yani, Kadimler araştırmalarını birbirlerinden bile koruyorlardı. | Open Subtitles | أعني, أن القدماء كانوا يحمون أبحاثهم... حتى من بعضهم |
- araştırmalarını kullanmıştır. | Open Subtitles | -ربما أستغل أبحاثهم |