Ben de yıllar boyunca birçok araştırmamı orada gerçekleştirdim. | TED | في ذلك المكان أجريت العديد من أبحاثي علي مدار السنين. |
Baba, daha çok zamanın olduğuna göre sana bilimsel araştırmamı gösterebilirim. | Open Subtitles | أبي ، طالما لديكَ المزيد من الوقت، ربما أطلعكَ على أبحاثي العلمية. |
Yine, bu durum benim çalışmalarım, araştırmalarım ve sahada gördüklerimle çatışıyor. | TED | مرة أخرى، هذا يتعارض مع عملي ومع أبحاثي مع ما أراه في الميدان. |
Bunu söyleyen kişi biraz önce araştırmama ağzı açık bakıyordu. | Open Subtitles | يقول هذا الرَجٌل الذي كان يٌحدق للتو منبهراً في أبحاثي |
Bunu ilk duyduğumda, kendimle gerçekten gurur duydum. Şöyle düşündüm, Araştırmamın yarattığı etkiye bakın. | TED | وعندما عرفت ذلك لأول مرة، شعرت بالفخر بنفسي إلى حد ما. فقد فكرت : أنظر إلى حجم التأثير الذي صنعته أبحاثي. |
araştırmalarıma göre gündelik lise grupları kült karakteristiklerde rol oynayabilir. | Open Subtitles | أظهرت أبحاثي أنّ رفقة يوميّة بالإعدادية قد تتخّذ خصائص العبادة |
Demek istediğim, araştırmalarımı genelevde sürdüremem ve bu hastanenin saygınlığını arkasına almadığı sürece bu çalışma bitmeyecek. | Open Subtitles | ما أقوله أنني لا يمكنني إجراء أبحاثي في بيت للدعارة؟ وهذا البحث سوف يخنق دون الإحترام الذي يقدمه هذا المستشفى. |
Aksi halde Araştırmalarımda hiçbir yere varamazdım ki şu haliyle de zayıf. | Open Subtitles | ولو لا ذلك لبقيت أبحاثي هنا دون نتائج تذكر هزيلة كما كانت |
Biri sabit diskime girip araştırmamı çalmış. | Open Subtitles | أحدهم اخترق قرص الكمبيوتر الصلب و سرق كل أبحاثي |
Bir ailesi ve holografik kalbi var ve fonksiyonel bir kalp kopyalama araştırmamı finanse etmek istiyor. | Open Subtitles | لديه عائلة وقلب ثلاثي الأبعاد، ويريد تمويل أبحاثي لطباعة قلب كامل. |
Bir ailesi ve holografik kalbi var ve fonksiyonel bir kalp kopyalama araştırmamı finanse etmek istiyor. | Open Subtitles | لديه عائلة وقلب ثلاثي الأبعاد، ويريد تمويل أبحاثي لطباعة قلب كامل. |
Burayı veya araştırmamı ihlal etmek için düzgün arama emri gerekir. | Open Subtitles | كى تنتهكه أو تنتهك أبحاثي فسيتطلب هذا سندٌ قانوني مناسب. |
Eve gidince araştırmamı inceledim ve hata yaptığımı gördüm. | Open Subtitles | عندما وصلت المنزل, راجعت أبحاثي وأكتشفت أنني ارتكبت خطأ. |
Fakat araştırmalarım göstermişti ki bir ebebeyn yokluğunda yapılan itiraflar hatalı olma eğilimindedir. | TED | ولكن أبحاثي أظهرت أن اعتراف القاصر دون وجود أحد من والديه يكون عرضه للخطأ. |
CIA istihbaratı bu biyotoksinin Ruslardan çalındığını söylemişti ancak araştırmalarım gösteriyor ki, bu toksin neredeyse kesinlikle ülke içinde üretilmiş. | Open Subtitles | الآن, المخابرات المركزية اقترحت أن السم البيولوجي قد سُرق من الروس, لكن أبحاثي تشير بأنّه على الأغلب, تم تطويره بالداخل. |
araştırmama göre, çarşambaların tekrarlanması çok nadir. | Open Subtitles | بناء على أبحاثي فإن إعادة يوم الأربعاء تعتبر ندرة إحصائية |
Sizlerden bazılarını şutlayıp benim araştırmama yeteri kadar para ayırmamalarına şaşıyorum. | Open Subtitles | أتحيّر لماذا لا يطردون بعضكم ببساطة كي تتوفّر النّقود من أجل أبحاثي |
Bir tablet, iki sürücü, Araştırmamın hepsi. Sana o adamın tehlikeli olduğunu söylemiştim. | Open Subtitles | اللوحة, وقرصين, كل أبحاثي أخبرتك أن ذلك الرجل خطر |
Arkadaşlarım bana inanmadı, büyük ihtimalle inanmayacaklarda. Ama ben deli değilim. araştırmalarıma devam edeceğim. | Open Subtitles | أصدقائي لا يصدقونني، وربما أنتم أيضاً لكني لست مجنوناً، لقد أجريت أبحاثي |
Kliniğimi ve tüm araştırmalarımı finanse etti. | Open Subtitles | قام بالتبرع لي بالعيادة وكل أبحاثي |
Araştırmalarımda, anksiyete dedikleri bir duyguya kapılmamak için aralarında sosyal bağlar kurduklarını öğrendim. | Open Subtitles | وفي أبحاثي وجدتهم يكونون روابط إجتماعية سوياً لمساعدتهم في تخفيف شيء يسمى القلق |
Araştırmalarımın devamını sağlamak için gerek duyacağım atölyeden hiç bahsedilmemiş. | Open Subtitles | و بالنسبة للمال المتفق عليه؟ لأجل أبحاثي |
Bu sınıfta söylediğim her şey araştırmam tarafından desteklenmiştir. | Open Subtitles | أي شيء أقوله في قاعة التدريس هذه هو مدعوم من قبل أبحاثي |
Mesela üzerinde benim birçok araştırma yaptığım kalbi ele alalım. | TED | دعونا نعتمد مثال القلب، موضوع الكثير من أبحاثي. |