Bu buzdolabınızdan 395 milyon kat, sıvı nitrojenden 100 milyon kat ve uzay boşluğundan 4 milyon kat daha soğuk. | TED | هي أبرد من ثلاجتك ب 395 مرة، أبرد ب 100 مرة من النيتروجين السائل، وأبرد بأربعة أضعاف من الفضاء الخارجي. |
Burayı daha sıcak yaptım. Belki orayı da daha soğuk yapabilirim. | Open Subtitles | لقد جعلت المكان أدفئ هنا ربما استطيع أن أجعله أبرد هناك |
Üstatlar haklı çıkarsa, bin yılın en soğuk kışı olacak. | Open Subtitles | إن كان المِايسترات مُحقّين، سيكون أبرد شتاء منذ آلاف السّنين |
Burdan biraz daha soğuk aşağıdaki bir bölgede Güney okyanusundaki Ross Denizi. | TED | بالتوسع للأسفل لمكان أبرد قليلاً في بحر الروس في المحيط الشمالي |
Güneşe bakan tarafı sıcak ve diğer tarafı ise daha soğuk. | TED | فالوجه المواجه للشمس أدفأ, و الوجه البعيد أبرد. |
Dünyadaki en soğuk maddeler Antarktika'da değil. | TED | أبرد المواد في العالم ليست موجودة في القطب الجنوبي. |
Bu Antarktika'ya bir yolculuk, bir keşifti, dünyadaki en soğuk, en rüzgârlı, en kuru ve en yüksek rakımlı kıtaya. | TED | كانت رحلةً أو بعثة إلى أنتركتيكا أبرد قارة على وجه الأرض وأكثرها جفافًا وريحًا وارتفاعًا. |
Bu Dünya'nın yörüngesinde dönmek ve en soğuk yıldızları ve en aydınlık galaksileri araştırmak maksadıyla Güneş sisteminin çok çok ötesine bakmak için dizayn edildi. | TED | إنما ليدور حول الأرض وينظر إلى ما هو أبعد من نظامنا الشمسي للبحث عن أبرد النجوم ومعظم المجرات المضيئة. |
Yani eksi 271 derecede, yıldızların arasındaki uzay boşluğundan bile daha soğuk olduğunda bu kablolar, böyle büyük bir akımı taşıyabilirler. | TED | فعلى درجة سالب 271 أبرد من الفضاء بين النجوم هذه الاسلاك الكهربائيه تستطيع حمل ذلك التيار |
Kuzey'in Güney'den daha soğuk olduğunu söylüyor-- işte büyük haber! | Open Subtitles | أن يكون الجو أبرد في الشمال عن الجنوب، يا له من خبر |
- Hedefe kilitlenmemiş miydin? Bunlar ısıya ayarlı füzeler. O şey binadan daha soğuk. | Open Subtitles | يا إيكو انك ثبت الرادار عليه أنه أبرد من المبانى فتركته الصواريخ |
233 dereceyle Güneş Sistemi'nde gördüğümüz en soğuk yüzeydi. | Open Subtitles | هو أبرد سطح رأيناه في النظـــام الشمسي أربعون درجة فوق الصفر المطلق |
- Onları soğukta bıraktın. - Burası çok daha soğuk. | Open Subtitles | لقد تركتهم في البرد - إنها أبرد بكثير هنا - |
Askeri istihbarat, rüzgarın ters yönde estiği ve havanın gazın işe yaramayacak kadar soğuk olduğuydu. | Open Subtitles | لحكمة ما فقد كانت الرياح تهب في الاتجاه الخاطئ.. و الجو أبرد من أن يعمل الغاز |
Dışarıdan aldığımız ısının soğuk Yük referansına göre 2 derece daha soğuk olması lazımdı | Open Subtitles | الحرارة التي كنا نتلقاها من هناك ينبغي أن تكون درجتان أبرد من ذالك الحمل البارد |
Müşterilerinin üç kat tırmanıp... kendilerini kuzey kutbundan daha soğuk bir odada bulmalarını nasıl beklersin? | Open Subtitles | كيف تتوقعين من الزبائن أن يصعدوا ثلاث أدوار على الدرج ليجدوا أنفسهم في غرفةٍ أبرد من القطب المتجمد الشمالي؟ |
Güneyden gelen her soğuk hava kitlesi kendisiyle birlikte daha soğuk hava ve daha soğuk sular getirirken, sardalyaları daha kuzeye sürüklüyor. | Open Subtitles | كل جبهة باردة تصل من الجنوب تحمل معها هواءً ومياه أبرد تسحب السردين نحو الشمال أكثر فأكثر |
Güneş genç bir yıldızdı, bugünkü halinden daha soğuktu. | Open Subtitles | الشمس كانت نجم صغير أبرد مما هو عليه اليوم |
Soğuyabilmesi için, ısısının daha serin bir yere akması gerekir. | TED | حتى تستطيع أن تبرد، لابد أن تسري حرارتها إلى مكانٍ ما أبرد. |
Kanıtlayabilir miyim bilmem ama kuzey yakası daha soğuktur. | Open Subtitles | تعلمين, لست متأكدآ ولكن أعتقد أن الجو أبرد في الجانب الشمالي |
Sonra buz birikintisinin içine atılmış gibi oldum. Bir anda15 derece soğumuştum. Derhal yoğun bakıma alınmalıydım. | TED | و رُميت بعد ذلك في بركة جليد وبُرّدت ل15 درجة أبرد ويمكن نقلي لمستشفى الحالات الحرجة. |
Dakikalar ne kadar hızlı geçiyor ve her dakika soğuyor? | Open Subtitles | كم تطير الدقائق بسرعة وكل دقيقة تكون أبرد |
Eğer yeryüzünden başlayıp, yukarı doğru giderseniz gitgide daha da soğur ve stratosferin başlangıcına ulaşınca harika bir şey olur. | TED | إذا انطلقت من الكوكب ثم بدأت بالصعود نحو الأعلى ثم الأعلى فالأعلى، سيصبح الجو باردا ثم أبرد فأبرد، إلى أن تصل إلى بداية طبقة الغلاف الجوي العليا، وعندها يحدثُ شيءٌ مدهشُ، |