Siz ve kızı Yoon Seul-shi arasındaki değerli ilişki için... | Open Subtitles | أن العلاقة الثمينة التى بينك و بين أبنته يون سيول |
Acaba, ...seni kızı olarak büyüten ve şarkıcı yapan adam, | Open Subtitles | أنا أتسائل الشخص الذي رباك كـ أبنته و جعلك مغنية |
Oyuncaklarını öyle bir kıskançlıkla koruyor ki... kızını bile öyle korumaz. | Open Subtitles | ويشعر بغيرة كبيرة على لعبه مثل أبنته الوحيدة |
Şansa bak, yaşlı Mori kızını bir federal ajanla evlendirdi ha? | Open Subtitles | من حظنا, أن مورى العجوز زوج أبنته للشرطى |
Bence baban, ülkemize onurluca hizmet etti ve kızının düğününe katılmayı hak ediyor. | Open Subtitles | أعتقد ان أباك خدم دولتنا بكل صدق ، ويستحق ان يحضر زواج أبنته |
Babam kızının bayılmasını izlemek için o törene 5.000 papel verdi. | Open Subtitles | أنفق والدى 5 ألاف دولار ليشاهد أبنته وهى تفقد الوعى. |
Ben, ona, kızına aşık değilmişim gibi davranıyorum o da, sanki annen için, benimle düello yapmak istiyormuş gibi. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أتصرف وكأني لست واقعٌ في حب أبنته وهو يتصرف كما لو أراد أن يبارزني على أمك |
Bundaki en büyük sebep de, kızıyla annesinin birlikte burada oturmasıdır. | Open Subtitles | معظمه بسبب أبنته الذي لا تزال تقيم مع أمها |
Vermeer o tabloyu çizdiğinde kızı 12 yaşındaydı. | TED | أبنته كانت تبلغ من العمر ١٢ سنة في وقت رسمه لهذه اللوحة |
kızı evlendi ve adam battı. Hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أبنته تزوجت و ذلك الشيء جعله مفلساً, هل تذكرين؟ |
Generalle buluşacaktım. - Hastalanmış, kızı da bana haber vermeye gelmiş. | Open Subtitles | كَانَ مريضًَ، وجاءَت أبنته لإعْطائي رسالةِ |
Dış dünyayla tek bağlantısı, kızı Natalie aracılığıyla. | Open Subtitles | اتصاله فقط بالعالم الخارجي خلال أبنته ناتالي |
Bunun üzerine, kimse yaklaşamasın diye kızını bir kuleye kapatır. | Open Subtitles | لذا يقوم بحبس أبنته في برج حتى لا يقترب أي رجل منها |
O kızını görmek ve ve karısına aktör olabileceğini kanıtlamak için çok istekliydi. | Open Subtitles | كان متحمساً لرؤيه أبنته و لكي يثبت لزوجته أن لديه ما يتطلبه ليكون ممثلاً |
Doğru nesneleri kullanarak kızını geri getirebileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد أنه يمكنه أرجاع أبنته بالغرض المناسب |
Onu ve kızını cenaze merasiminden sonra evimde ağırlamak istiyorum. | Open Subtitles | يجب أن أعرض عليه وعلى أبنته حِسن ضيافتي في بيتي بعد الجنازة |
O herifin, kızının benim ezik oğluma taktığını söylemesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لهذا الشخص ان يقول ان أبنته ترافق أبني الفاشل |
Diğer yatırımcıyla olan anlaşmamız kızının filmde oynayacağını şart koşan bir madde içeriyordu. | Open Subtitles | يتضمن بند , ينص على أن تكون أبنته جزء من الفيلم |
Bir gün, Kral'a kızının eli karşılığında olağanüstü bir hediye teklif eden bir Sultan'a rastlamışlar. | Open Subtitles | وذات يوم واجههوا سلطان عرض علي الملك هدية استثنائية في مقابل الزواج من أبنته |
Ve bu fantezi, spesifik olarak bu hikayede kızına, gelip ona oral seks yapmasını emreden bir babanın hikayesi. | Open Subtitles | وذلك الخيال... بالتحديد هذه القصة هي قصة عن أب... يأمر أبنته أن تقوم بمص قضيبه. |
O bir yıl önce kızına şiddet uygulamış. | Open Subtitles | ولكن هناك شيئا حصل مع أبنته قبل عام |
Bu herif kızıyla çıkmanı istiyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يريدك . حتى الآن أبنته |
- Evet, onun kızıyım. | Open Subtitles | .أجل, أنا أبنته |
Ama tek umursadığı kızıymış gibi görünüyor. | Open Subtitles | لكن يبدو ان كل ما يهتم لأمره هو أبنته |