Tüm detayları istiyorum, ama önce işemem lazım. | Open Subtitles | أريد أن أعرف أدق التفاصيل ولكن يجب أن أتبول في بادئ الأمر |
Onun egzoz borusuna işemem ben. | Open Subtitles | لن أتبول في أنبوب عادم سيارته |
- Kirli yerlere işemem. | Open Subtitles | -أنا لن أتبول في القذارة |
Senin yüzünden, 2 sene boyunca her hafta bir kaba işemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان عليّ أن أتبول في كأس مرة كل أسبوع لمدة سنتان |
Pantalonuma işememi ister misin? | Open Subtitles | ـ هل تريدني أن أتبول في سروالي؟ |
Bu su tabancasının içine işiyorum, sonra soğutucunun içine atlayıp milleti gafil avlayacağım. | Open Subtitles | أنني أتبول في هذا السلاح المائي و سأقفز في المبرد و أُفاجئ الأخوة |
- Şişeye işemem ben. | Open Subtitles | - لن أتبول في زجاجة - |
Termosuma işemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | لقد كان عليّ أن أتبول في القارورة حافظة الحرارة خاصتي |
Altı ay boyunca her bir kaç günde bir küçük bir şişeye işemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | ولمدة ستة أشهر , علي أن أتبول في علبة كل عدة أيام |
Kapalı kapılar ardında işemek. | Open Subtitles | أتبول في خصوصية |
Bardağa işememi mi istiyorsun? | Open Subtitles | -{\pos(190,215)}أتريديني أن أتبول في كوب؟ |
Bir fincana işememi istiyorlar. | Open Subtitles | سيجعلونني أتبول في كوب. |
Bir fincana işememi istiyorlar. | Open Subtitles | سيجعلونني أتبول في كوب. |
Sanırım sizin için bininci defadır bir kaba işiyorum, doktor. | Open Subtitles | أعتقد بأن هذه المرة الألف التي أتبول في هذه العلبة من أجلك يا دكتور |
Sırf yerimi kaptırmayayım diye saatlerdir kavanozlara işiyorum ben. | Open Subtitles | أنا أتبول في عُلب منذ ساعة لكي أحافظ على هذا المقعد |
Hatta, sen ve ben birbirimize güveniyoruz, ben de bu şişeye işiyorum çünkü yapmam lazım, ama aynı zamanda birbirimize güvendiğimizi göstermek ve birbirimize zarar vermek adına hiçbir şey yapmayacağımız için. | Open Subtitles | في الواقع, أنا وأنت نثق في بعضنا البعض وأنا أتبول في هذه القارورة لأن عليّ التبول لكن أيضًا لأريك أننا نثق ببعضنا البعض |