Fakat masumiyet lehinde açık, çarpıcı bir kanıt olmaksızın bu sürece müdahale etmeyeceğim. | Open Subtitles | ولكن ان لم أجد دليل واضح على البراءة لن أتدخل فى عملية الاعدام |
Gerçekte, sadece iyi niyetli olarak sürece müdahale ediyordum. | TED | كنت في الواقع أتدخل في العملية بالكثير من النوايا الحسنة. |
Onlara golf öğretirim ve turnuvalarına katılırım fakat onların özel hayatlarına karışmam. | Open Subtitles | أنا أعلمهم اللعب وألعب في بطولاتهم لكني لا أتدخل في حياتهم الشخصية |
Hayatınıza karışmak istemem veya onun yaptıklarına ama "Kader böyleymiş," deyip unutamam bunu. | Open Subtitles | لا أريد أن أتدخل فى حياتك أو ما عليها فعله لكنِ لا أستطيع |
dahil olmak bile istemedim. Beni dışarı ittin. | Open Subtitles | لم أرد حتّى أن أتدخل لقد أخرجتَ هذا منّي |
burnumu sokuyorum biliyorum ama açıklamam için bir dakika ver. | Open Subtitles | أنا أعرف بأنني أتدخل , ولكن فقط أعطيني دقيقة واحدة لأشرح لكِ |
Ben karışmayacağım. Yardımcı olurum ama sadece sen istersen. | Open Subtitles | أنا لن أتدخل أنا سأساعد عندما تطلبين مساعدتى |
Bunlara pek müdahale etmem ama bazen babanın görevidir. | Open Subtitles | العفو أنا لا أتدخل بهذه الأمور عادة لكن هذه وظيفة الأب أحياناً |
Eğer müdahale etmezsem bütün şehir aptallaşacaktır. | Open Subtitles | إذا لم أتدخل لكانت المدينة بأكملها في فيضان |
Çok gerekli olmadıkça kızımın hayatına müdahale etmem. | Open Subtitles | لن أتدخل في حياة ابنتي الخاصة إلا في وقت الضرورة |
Fairchild'a saygım çok. Kişisel hayatına karışmam. | Open Subtitles | لدي احترام كبير لفيرتشايلد لكي أتدخل في حياته الشخصية |
karışmam! karışmam! Aklıma bile gelmez. | Open Subtitles | انا لن أتدخل في عملك ولن أحلم بالتدخل في عملك |
İşine karışmak istemedim. Sadece senden hoşlandığım için söyledim. | Open Subtitles | حسنآ,أنا لا أقصد أن أتدخل فى شئونك الأمر فقط أننى معجب بك |
İşinize karışmak istemem ama burada bir belirsizlik var. | Open Subtitles | .. لا أقصد أن أتدخل لكني أرى أن هناك عدم تأكد هنا |
Aile durumlarına dahil olmam için hiç iyi bir zaman değil. | Open Subtitles | إنه ليس بالأمر الجيد أن أتدخل في أمور العائلة. |
Ben senin eski erkek arkadaşlarına burnumu sokmuyorum. | Open Subtitles | اسمعي أنا لم أتدخل في شؤون أصدقائك السابقون |
Belki sadece bileğine tokat yer ya da belki de on bin kez "İnsanların işlerine bir daha karışmayacağım" yazdırırlar. | Open Subtitles | ربما هي فقط , ستتلقى صفعة على معصمها أو يجبرونها على الكتابة ** أنا لن أتدخل شؤون البشريين مجدداً ** |
Özele girmek istemem yanlis anlama ama sagliklari yerinde mi? | Open Subtitles | لا أريد أن أتدخل بالأمور الشخصية و لكن أنت راضي؟ |
Ben senin işine karışmıyorum. Sen de benimkine karışma. | Open Subtitles | انا لا أتدخل فى أمورك فلا تتدخل فى أموري. |
- Merhaba Marshall. Normalde kişisel konulara girmem. | Open Subtitles | أنا لا أتدخل في شؤون الغير الشخصية عادةً |
Ben araya girmeseydim tüm gece sarılıp onunla ağlayacaktın! | Open Subtitles | إن لم أتدخل ، لكنت احتضنتيه وبكيتِ معه طوال الليل |
burada olduğumu bilmiyor. Bilse eminim işine karışıyorum diye sinirlenirdi. | Open Subtitles | هو لا يعلم بأنني هنا، أنا متأكدة بأنه سوف ينزعج لأنني كنت أتدخل |
Eğer karışmasaydım Nadia ile kızı hayatta olurdu ve Henry'nin de küçük bir... | Open Subtitles | أرأيتِ لو لم أتدخل لكانت (ناديا) وإبنتها على قيد الحياة ولكان ل (هنري) أخت صغيرة |
Ne olursa olsun asla karışmayı düşünmüyorum. | Open Subtitles | لم أفكر أن أتدخل معها بأي حال من الأحوال |
Biriyle çıktığını biliyordum ama ilk defa işine hiç karışmadım. | Open Subtitles | كنت أعرف أنه يواعد إحداهن لكن لأول مرة لم أتدخل في شؤونه الخاصة |
Bir kere flört hayatına karışmamalıydım. Flört hayatım yok. | Open Subtitles | ما كان يجب عليّ أن أتدخل في حياتك مع من تواعدين |