"أتفهّم ذلك" - Traduction Arabe en Turc

• Anlıyorum
• Anladım
• anlayabiliyorum

Yanlarında rahat değilsin çünkü, vicdan azabı çekiyorsun. Bunu Anlıyorum.
أنتِ غير مُرتاحة حولهم لأنّكِ تشعرين بالذنب، وأنا أتفهّم ذلك.

Az evvel söylediğin var ya, seni Anlıyorum.
بالنسبة لما كنتِ تقولينه من قبل أنا أتفهّم ذلك

Evet, Anlıyorum ama yapmayı cidden düşünmüyorsun, değil mi?
لأن كيف يمكنك اختيار والد طفلك من كاتالوج؟ انا أتفهّم ذلك أليس كذلك؟

Tamam, çok iyi Anlıyorum ama sen hapistesin.
.. حسناً ، أنا أتفهّم ذلك تماماً ولكنكِ في السّجن

Asla anlamayacak. O benim annem ve anlamak zorunda da değil. - Anladım, hadi bakalım.
هي لن تتفهّم أبداً, وهي أميّ, وهي ليس مفترضاً لهّا ذلك, أتفهّم ذلك, وذلك مقبول

Memur bey, bana ceza yazacaksanız, sizi gerçekten Anlıyorum.
حضرة الضابط، إن أردتَ تسجيل مخالفةٍ ضدي فأنا أتفهّم ذلك

- Tamam. Tekrar çıkmaya başlamışsınız. Anlıyorum.
لقد عُدتم سويّة يا رفاق، أتفهّم ذلك, إنه رائع

Elbette, Anlıyorum. Ama Bir arkadaşıyla neden konuşamadı?
بالطبع، أتفهّم ذلك لكن لماذا لم تستطيع التحدّث إلى صديق؟

Bu görevi üstlenmek için çok geçtin. Anlıyorum.
كنتَ أصغر سنًّا من أن تُولَّى هذه المهمّة، أتفهّم ذلك.

Dikkatlerin görevimiz üzerinde kalmasını istediği için hastalığından bahsetmemiş. Bunu Anlıyorum.
لمْ يخبركِ عن مرضه لأنّه أراد إبقاء التركيز على المهمّة و أنا أتفهّم ذلك

Sanki her şeyi kaybedince artık Anlıyorum. Sanırım...
كما لو أنّي أتفهّم ذلك في خسارة كلّ شيء.

- Gayet iyi Anlıyorum. Bana yardım ettiğiniz için minnettarım.
أتفهّم ذلك تمامًا، وإنّي ممتنة لمساعدتكما إيّاي.

- Anlıyorum hayatım ama eğer tetiği çekeceksek, böyle bir hedefi vurmak istiyoruz.
أتفهّم ذلك حبيبتي ، ولكن إذا أردنا استخدام هذه الورقة فهذه هي الفرصة المناسبة

Önemli değil. Anlıyorum. Selam bebeğim.
لا , لا عليك , يا أخي أنا أتفهّم ذلك مرحباً يا عزيزتي هل تريدين الخروج من هنا ؟

Ben de Anlıyorum, fakat seni yatıstırmaya vaktim yok.
أتفهّم ذلك ، ولكن ليس لديّ وقتٌ لمواساتكِ

Hayır. Anlıyorum. Kesinlikle Anlıyorum.
كلاّ، أتفهّم ذلك، أتفهّم ذلك تماماً، سألفّ وأعلم زبونتي بآخر المُستجدّات.

Hazır değilsiniz ve ben kesinlikle Anlıyorum.
أنتِ لستِ مستعدّة ــ و أنا أتفهّم ذلك كُليّاً ــ لا , إنتظري , توقّفي

Sizi Anlıyorum. Baş ağrıları korkunç olmalı.
أتفهّم ذلك فلا بُد أنّ الصداع التي تعانين منه فظيعٌ

Girilmesi imkansız ve ölümcül. Anlıyorum bunu.
لا يُمكن إختراقها، قاتلة، وأنا أتفهّم ذلك.

Ayrıca şovunuz için uygun olmamamı Anladım,
وبخصوص أنّني غير مناسبة لمسلسلكم أتفهّم ذلك

Anladım ama bu gibi şeyleri
أتفهّم ذلك , لكن عليك ان تشاركي

- YARDIMCI KOMİSER - Son üç cinayet manşetlerde. Bunu anlayabiliyorum.
آخر 3 اغتيالات تصدّروا الصحف، أتفهّم ذلك.