Özel, yani kısa otobüs falan öyle bir şeydeyiz gibi. | Open Subtitles | خاصة ، كأننا فى فى أتوبيس صغير أو ما شابه |
Şimdi, büyük sopanı ve erkek arkadaşını al... ve yetişecek bir otobüs bul. | Open Subtitles | الأن , خذ عصاك الغليظة وأصدقائك وأبحث عن أتوبيس تلحقه |
İki taksi,bir uçak ve bütün gecelik bir otobüs yolculuğuyla buraya geldim. | Open Subtitles | لقدأخدتسيارتيتاكسي,وطائرة, وركبت أتوبيس طوال الليل. |
Bayan Lamonsoff, sizi görmek ne güzel. Güzel okul otobüsü, Lenny. | Open Subtitles | مرحبا بك أم "لومنسوف" من الجيد رؤيتك أتوبيس مدرسة جميل ليني |
- Mathura otobüsü ne zaman var? | Open Subtitles | متى موعد أتوبيس ماتهورى؟ ــ لقد رحل |
Hollywood'daki kalabalık bir caddede bir otobüse ve park hâlindeki bir araca çarpmasıyla... | Open Subtitles | ـ عن الوقت ـ قد تحول الأمر لشئ عصبى عندما قامت سيارة شرطة بالإصطدام مع أتوبيس وسيارة مركونة |
İlk kez, 7 yaşındayken bana otobüs çarptığında ağladım bir de Minik Sebastian'ın ölüm haberini aldığımda. | Open Subtitles | الأولى، عند سن السابعة وقد صدمني أتوبيس مدرسة والثانية عندما سمعت |
- Mehaba, Bayan Lamonsoff. Sizi görmek güzel. - Güzel otobüs, Lenny. | Open Subtitles | مرحبا بك أم لومنسوف من الجيد رؤيتك أتوبيس مدرسة جميل ليني |
Yani ona kasabanın dışına otobüs bileti satmadın? | Open Subtitles | إذًا فلم تبتاعِ لها تذكرة أتوبيس للخروج من المدينة؟ |
Victorville'deki Wayfarer otobüs durağından yeni çıktı. | Open Subtitles | لقد غادرت للتو فى أتوبيس وايفارير من محطة فيكتورفيل |
Bu benim ilk otobüs yolculuğumdu. | Open Subtitles | لقد كانت هذه أول مرة لى فى أتوبيس |
Boş ver. Oleg'i otobüs durağından almışlar. | Open Subtitles | "دعك من كل هذا،لقد امسكوا "اوليج مع ساقطة في محطة أتوبيس |
Boş ver. Oleg'i otobüs durağından almışlar. | Open Subtitles | "دعك من كل هذا،لقد امسكوا "اوليج مع ساقطة في محطة أتوبيس |
- Mehaba, Bayan Lamonsoff. Sizi görmek güzel. - Güzel otobüs, Lenny. | Open Subtitles | مرحبا بك أم "لومنسوف" من الجيد رؤيتك أتوبيس مدرسة جميل ليني |
Bayan, bu özel bir tur otobüsü. | Open Subtitles | يا أنسة هذا أتوبيس سياحي خاص |
Harika bir otobüsü ve fiyakalı bir saçı vardı. | Open Subtitles | لديه أتوبيس رائع , شعر قاتل |
otobüsü kacıracaksın? | Open Subtitles | ستُفوتين أتوبيس المدرسة |
Madeline Bosch, her kavga ettiğinizde otobüse atlayıp buraya gelemezsin. | Open Subtitles | مادلين بوش ، لا يُمكنك ركوب أتوبيس كل مرة أنتم الإثنان تأتيان فى رحلة طيران |
Alp Dağlarına vardığımızda, bir otobüse geçeceğiz. | Open Subtitles | عند وصولنا الى الالب سننتقل الى أتوبيس |
Hemen otobüse atla demedim, Eleanor. | Open Subtitles | لم أخبرها أن تقفز فى أتوبيس ، إليانور |
Pis kokulu turne otobüsünde takılır, birkaç çocukla öpüşürsün ama randevu için kıyafetim yok. | Open Subtitles | كل ماتحصلين علية هو التنقل فى أتوبيس والحصول على قبلات من فتيان غير معروفين ولكن ليس لدى ملابس للمواعيد |