| - Evet, bunu kanıtlamak gerekiyor. - Henüz bu şansı yakalayamadım. | Open Subtitles | حسنا؛ الصعوبة هي أثبات ذلك وأنا لم يحالف الحظ في ذلك |
| Bak, eğer beni yanında istiyorsan, ...tek yapman gereken Darwin'in masum olduğunu kanıtlamak. | Open Subtitles | انظر,اذا كنت تريدني اخرج كل ماعليك فعله هو أثبات أن داروين برئ |
| Hayır, Darius'un Beck ile... bağlantısı olduğuna dair hiçbir Kanıt yok. | Open Subtitles | كلا .. ليس لديك أثبات حتى بأن داريوس لديه صلة ببيك |
| Hâlâ teorinin doğru olduğunu kanıtlamaya çalışma şansın olacak. | Open Subtitles | انت ما زلت قادرا على أثبات ان نظريتك هى الصحيحه |
| Hapishaneye girdiğine dair herhangi bir kanıtın var mı? | Open Subtitles | ألديك أيّ أثبات بأنك كُنت متواجد بذلك السجن؟ |
| Bu tür davalarda intiharı kanıtlayabilir misiniz? | Open Subtitles | هل يمكنك أثبات الإنتحار في هذا النوع من القضايا؟ |
| Ve bu gazete bunları basmaya hazır değil... ve sen de onları kanıtlayamazsın. | Open Subtitles | وهذه الصحيفة ليست مستعدة لهم -لا تستطيعي أثبات ذلك |
| Ben Romalıyım! kanıtlayabilirim, gerçekten! | Open Subtitles | أنا روماني, يمكنني أثبات ذلك, صدقاً |
| O zarf olmadan hiç bir şeyi kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لا نستطيع أثبات أي شيء بدون ذلك المغلف |
| Arkamdaki kötü imaları yok etmenin tek yolu değerimi kanıtlamak. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لوضع التلميح ورائي هو أثبات قيمتي |
| Çünkü nihayetinde, mevzu iyi olduğunu kanıtlamak değil. | Open Subtitles | لأنه في نهاية المطاف، أنه لم يكن أثبات لقوة شخصيتي. |
| Eğer bu olursa, doğal yollardan ölmediğini kanıtlamak çok zor olur. | Open Subtitles | أذا حدث ذلك, سيكون من الصعوبة أثبات أنها ماتت بصورة غير طبيعية |
| Kanıt olarak bir yerlerde bir torba kafa derisi saklıyor. | Open Subtitles | لدية أثبات على ذلك حقيبة فروات رأس . لكن لا تخافى |
| Kanıt olarak bir yerlerde bir torba kafa derisi saklıyor. | Open Subtitles | لدية أثبات على ذلك حقيبة فروات رأس . لكن لا تخافى |
| Hayır, demek istediğim Kanıt konusunda haklısın, | Open Subtitles | لا اعني أنت كنتي على حق , كنت أحتاج إلى أثبات |
| Hayır, asıl biz sabahtan beri sana kendimizi kanıtlamaya çalışıyoruz ki gönül rahatlığıyla bizi vasi seçebilesin diye. | Open Subtitles | لا ، أنت التي جعلتينا نتجول في الارجاء لـ محاوله أثبات سنكون واصي جيدون |
| Ona olan aşkının, nefretinizden büyük olduğunu kanıtlamaya çalışırken öldü. | Open Subtitles | لقد توفي وهو يحاول أثبات ان حبه لها أقوى من كراهيتكم |
| Gerçekten hapishanenin içine girdiğine dair bir kanıtın var mı? | Open Subtitles | ألديك أيّ أثبات بأنك كُنت متواجد بذلك السجن؟ |
| Ama paraya ihtiyacı olduğuna dair kanıtın yok, değil mi? | Open Subtitles | ولكنِ أنتِ ليس لديكِ أثبات بانه يحتاج الى المال ، أليس كذلك ؟ |
| Siz bana, siz olduğunuzu kanıtlayabilir misiniz? | Open Subtitles | هل بوسعك أثبات بإنك في الأدراك الذاتي؟ |
| - Yapamayacağımı kanıtlayamazsın. | Open Subtitles | ولا يمكنك أثبات أنني لا أستطيع |
| Ben kimseyi dövmedim, tamam mı? Ve bunu kanıtlayabilirim. | Open Subtitles | لم أكن أضرب أى شحص و أستطيع أثبات ذلك |
| Hiçbir şey kanıtlayamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا أثبات ذلك - هذا حقيقي - |
| Erkeklerden daha iyi olduğumuz için değil, sadece ispat etmek için maskülinitemiz yok. | TED | ليس أننا أقضل من الرجال، إنما فقط أنه ليس علينا أثبات رجولتنا. |
| Ne kanıtı? O ho.. Ben unuttum, annem döne döne gitmedi. | Open Subtitles | أي أثبات ؟ لقد نسيت ، أمي لم تقم بدوراتها |
| Delice teorini ispatlamak da çürütmek de hiç ilgimi çekmiyor. | Open Subtitles | ليس لدي أهتمام لإثبات او عدم أثبات نظريتكِ المجنونة |