Athens'da yaklaşık 16 kişiyiz. | Open Subtitles | هناك وتضمينه في نحو ستة عشر الغريب هنا في أثينا. |
Tennessee, Athens topluluğunda Whitney Kimball Coe adındaki girişken bir lider onunkini genç bir koro ve birçok küçük bayrakla birlikte bir sanat ve çerçeve dükkanında düzenliyor. | TED | في مجتمع مدينة أثينا في ولاية تينيسي، قائدة قوية تدعى ويتني كمبل-كو تقود مجتمعها في داخل متجر للفن والتشكيل مع جوقة من الشباب والكثير من الأعلام الصغيرة. |
Atena'nın Tapınağı'nda Poseidon'un tecavüzüne uğramışken çok çirkin bir canavara dönüştürülen kendisi olmuştur. | Open Subtitles | بل( بوسيدون) هو من اغتصبها داخل معبد (أثينا)، ولكنها تحوّلت إلى وحش قبيح. |
Medusa'nın başını hediye olarak onu yaratan tanrıça Atena'ya sunar. | Open Subtitles | قدّم (بيرسيوس) رأس (ميدوسا) إجلالاً لـ(أثينا)، الآلهة التي خلقت الوحش. |
Atina'ya giden 1066 nolu uçuşun bütün yolcuları uçakta olmalıdır. | Open Subtitles | على جميع ركاب رحلة 1066 لـ أثينا الصعود إلى الطائرة |
Tiranların yeterince olduğu o günlerde Atina şehir devleti bir kral veya peygamber tarafından değil sıradan ve sıkıcı insanlar tarafından yönetiliyordu. | Open Subtitles | ،لم تكن بقيادة ملك أو رسول بل بقيادة مواطني دولة .. ومدينة أثينا الكادحين الذين فاض بهم الكيل من أحد طغاة زمانهم |
Sokrates Atinalı demokratları iki arada bir derede bırakmıştı. | Open Subtitles | كان سقراط يتحدى ديمقراطيي أثينا أن يأتوا بحل لهذه المعضلة |
- Athens'dan kurtarma ekibi geliyor. | Open Subtitles | - إنقاذ الحزب وأبوس]؛ [س] ينزل من أثينا. |
Biliyor musun, mahkûmu askerlere teslim edebiliriz ve onu Athens'e götürürler. | Open Subtitles | أنت تعرف؟ نستطيع تسليم سجيننا للجنود وجعلهم يأخذونه إلى (أثينا) |
Herkül, Athens'e giden kayıktayken sence balık tutabilir miyiz? | Open Subtitles | (هرقل) في القارب إلى (أثينا) هل تعتقد إن يمكننا الحصول على بعض الصيد؟ |
O sıçan Athens'ten gelene kadar burada sıkışıp kaldım. | Open Subtitles | حتى يعود ذاك القارض من (أثينا)، أنا عالق هنا |
AHMET DASAN Athens YUNANİSTAN | Open Subtitles | مقر أحمد داسان أثينا |
Athens. | Open Subtitles | أثينا *بالإنجليزية تُنطق أثينس* |
Euridice, Atena, bize biraz çay getirin... antik Maya eşeği bokuyla karıştırın. | Open Subtitles | (أوريديسي)، (أثينا)، سنحتسي شاي امزجي بعض هراء بغل المايا |
O, savaş tanrıçası Atena'nın sonsuza dek bakire kalma yemini eden rahibesidir. | Open Subtitles | إنها كاهنة الآلهة (أثينا)، آلهة الحرب، وملزمة بنذر أبدي بالتعفف. |
Atena, antik Atinalıların büyük şehirlerinin koruyucu tanrıçasıdır. | Open Subtitles | (أثينا) هي الآلهة الحامية لمدينة (أثينا) العريقة. |
Tapınağın merkezinde Atena'nın çok büyük bir heykeli vardır. | Open Subtitles | في منتصف المعبد يقف تمثال ضخم لـ(أثينا). |
Bu büyük grup portresi, Rafael'in "Atina Okulu" ile birebir aynı boyutta. | TED | هذه المجموعة العملاقة من البورتريهات في نفس حجم مجموعة رفائيل "مدرسة أثينا." |
Böylece Atina ve Thebai Makedon Kralı Filip ile savaşmaya başladı. | TED | لذلك، ثارت ثيفا و أثينا ضدّ فيليب المقدوني. |
Bildiğiniz gibi bu terim aslını orada, Antik Yunanistan'da, Antik Atina'da bulmuştur. | TED | كما ترون ، في اليونان القديمة ، في أثينا القديمة نشأ مصطلح هناك |
Atinalı Pericleas. | Open Subtitles | "بيريكليز " من " أثينا " |
Demokrasi ve tiyatronun antik Yunan ile aynı zamanda ortaya çıkması tesadüf değil. | TED | ليس هنالك مصادفة بأن الديموقراطية والمسرح ظهروا في نفس الوقت في أثينا القديمة. |
Dinle, eğer sakıncası yoksa Athena ile şov öncesi bir ayinimiz var. | Open Subtitles | أسمع أذا كنت لا تمانع أنا و أثينا لدينا طقوس قبل العرض |