"أجده" - Traduction Arabe en Turc

• bulacağım
• bulamadım
• bulmam
• bulduğum
• bulurum
• Bence
• bulamıyorum
• bulabilirim
• buldum
• bulacağımı
• Onu bulmak
• bulduğumda
• bulabileceğimi
• bulmalıyım
• bulup

Biliyorum. Onu bulacağım. İç uzayın sonuna kadar gidip geri getireceğim.
أعلم، لذا يجب أن أجده سأذهب لنهاية الفضاء الداخلي وسوف أرجعه

Evet. "Bay Doğru"yu arıyorum. Henüz bulamadım ama vazgeçmiş değilim.
أجل، أبحث عن الرجل المناسب لم أجده بعد، ولم أستسلم

Bir adamla geçitten geçtim, onu bulmam lazım, geri dönmeliyiz.
لقد آتيت عبر المخرج مع رجل، يجب أن أجده ونعود

Onu bulduğum zaman, buradan çıkış yolu bulmamaız gerekecek. Bütün çıkışları kapattılar.
عندما أجده سنكون بحاجة الى مخرج من هنا لقد أغلقوا جميع المداخل

Eğer onu bulursam kızımızı da bulurum.
لو كان بإمكاني أن أجده سأكون قادر على إيجادها

Bence bu harika, birbirimizi kucakladığımızda ünlü harfleri karıştırdığımızda ve birbirimize yardım ettiğimizde.
أجده من الجميل لو تعانقنا جميعًا، ونحن نمزج حروفنا المتحركة ونصنع سلمًا صغيرًا.

Ama onu bulamıyorum.
ولا يمكننى أن أجده أعرف أن هذا يبدو وكأنه فقداناً للأمل لكن ـــ

Beni Chen'i teslim etmeye zorluyor. Bu büyük şehirde onu nasıl bulabilirim?
أرأيتم ما يفعلون يلوون ذراعي أين يمكنني أن أجده في هذا المكان ؟

Ve bu sabah babanı pazarda elinde bir fotoğrafla seni sorarken buldum.
وأنا أجده في السوق، مسلّحة بصورة، يسأل عنك

Ben yolunu kaybetmiş aptal biriyim ve tekrar nasıl bulacağımı bilmiyorum.
إنني رجلٍ أحمق ضل طريقه ولا أعلم تماماً كيف أجده مجدداً

O şey benim için çok değerli, bu yüzden Onu bulmak zorundayım.
إنه شيء ثمين جدا بالنسبة لي ، يجب أن أجده

Onu bulacağım. Yön duyum iyidir.
سوف أجده عندي حاسة جيدة بالنسبة للإتجاهات

bulacağım. Ve bulduğum zaman, anlayacağım.
سوف أجده و لمّا يحدث ذلك، سأكون على علمٍ بذلك

Ülkedeki tüm arşivleri araştırdım ve neyi hiç bulamadım biliyor musun?
بحثت في كل أرشيف بالبلاد أتعلمين مالذي لم أجده على الإطلاق؟

Sayı hakkındaki esas kaynağı bulmak için literatürü taradım ama bütün aramalarıma rağmen asla bulamadım.
مضيت وقتا أنقّب في الأبحاث على المرجع الأصلي لهذا الرقم، و لم أستطع أن أجده أبداً.

Bir sonraki bulmam gereken şey pilleri denetleyen kod ama tekrardan samanlıktaki iğne sorununa geri dönüyoruz.
الشيء التالي الذي ينبغي أن أجده هو البرمجة المتحكمة بالبطارية، وبهذا نعود إلى مشكل الإبرة بكومة من الإبر.

Benim bu örneklerde büyüleyici bulduğum şey bizim primat içgüdülerimize tam olarak nasıl dokundukları.
الآن ما أجده رائعاً في هذه الأمثلة هوكيف انهم في الواقع يستفيدون من غرائزنا الأساسية.

Buna hak veriyorum; ama Bence bu evrimle açıklanabilir. Bu kitapta en rahatsız edici bulduğum şey ise
حسنا، من الصواب أن أوافقه على ذلك ما عدى هنالك تفسير آخر وهو التطور. وما أجده خطأ كبيرا في هذا الكتاب

- Ama, anne! Onu bulamıyorum. - Tatlım, başka bir oyuncak al.
أنا لم أجده يا أمى اجلب دمية أخرى يا عزيزى

Eğer buraya pek çok insanın gelmesini sağlayabilirsek, onu bulabilirim.
قد أجده إذا تمكنا من جلب العديد من الناس إلي هنا

Bu tişörtü sana ninen almıştı. Çöplükte buldum.
جدتك أشترت لك هذا القميص و أجده في القمامة ؟

Belki onu nerede bulacağımı söyleyebilirsiniz.
لربّما أنت يمكن أن تخبرني حيث أنا يمكن أن أجده.

Burada biri varsa Onu bulmak istemiyorum Will.
إذا كان يوجد أحد هنا فأنا لا أريد أن أجده

Ama adamı bulduğumda ne yapacağımı bilmiyordum.
ولكنى لم أعرف حقاً ماذا سأفعل عندما أجده

Bunny'nin kim olduğunu ve onu nereden bulabileceğimi söylerseniz, bunu seve seve yaparım.
سأسعد بفعل ذلك اذا قلت لى من هو بانى وأين أجده

Onu başımdan atabilirim. Cevap orada bir yerde. Sadece gidip onu bulmalıyım.
يمكنني التخلص منه ، الحل بالخارج يجب فقط أن أجده

Chuckie Sol olayını duyduktan sonra, buraya gelip, onu bulup, durdurmalıydım.
عندما سمعت بأمر شاكي سول اضطررت الى العوده كي أجده ..