"أجلكَ" - Traduction Arabe en Turc

• Senin için
• Sizin
• Senin adına

Senin için bir sürü güzel şey planlamış.
و هي تخطط لكل هذه الأشياء اللطيفة من أجلكَ لكي تفعلها

Senin için yapmadım ahbap. Bu sikik aryanlardan nefret ediyorum.
لم أقُم بذلكَ من أجلكَ يا صاح أنا أكرهُ أولئكَ الآريين الأقذار

Bu,sende hiçuyumadındemektir. Bu Senin için beden paylaşımı.
وهذا يعني أنكَ لم تنم أيضاً الجسد الآن من أجلكَ

Bir adam trene bindi. Sizin için birşeyi olduğunu söyledi.
لقد حضر رجل، يقول أن لديه شيئاً من أجلكَ.

Ben de Senin adına sevindim, Şef.
أنا سعيد من اجلك أنا سعيد من أجلكَ أيضاً ايها الزعيم

Yani, herhangi bir ihtiyacın, sorunun kafana takılan bir şey olursa, sadece bizi durdur ne de olsa, Senin için buradayız.
لذا ، إن كان هناك أيّ شئ تحتاجه أو أيّ أسئلة أيّارتباك، عليك فقط أن توقفنا ، حسناً أساساً ، نحن هنا أجلكَ

Bunu bir tek sen anlayabilirdin. Senin için değiştirmiş.
أنتَ الوحيد الذي كان يمكنه الانتباه لهذا الأمر، قامت بمعالجة الصورة من أجلكَ

Işık Rahibeleri seni korumaya ve gerekirse Senin için ölmeye yemin etti.
راهباتالضيـّاء،أقسمنَّعلىحمايتكَ، و الموت من أجلكَ لو تحتم الأمر.

Gerçek bir potansiyelin var ve Senin için büyük planlarımız var.
إن لديكَ كينونة حقيقيّة، ولدينا خطط أكبر من أجلكَ.

Bu benim dünyam. Ya Senin için kayarım ya da ölürüm.
لك كلمتي، سوف أتزحلق من أجلكَ أو أموت من أجلكَ

Seni neden tutuklamadığını neden bütün yalanlarına inanmaya devam ettiğini inandığı her şeyden Senin için neden vazgeçtiğini.
سبب عدم اعتقالها إيّاكَ واستمرارها في تصديق أكاذيبكَ وسبب استعدادها للتخلّي عن كلّ مبادئها من أجلكَ

Yani, Senin için yardım çağırabilirim.
أعني، يمكنني دائماً أن .أطلب دعماً من أجلكَ

İki türlü de bana göre hava hoş kardeşim. Yani eğer bunu yaparsak, Senin için yapacağız.
إنّي راضٍ عنها سواء كانت هكذا أو ذاك لذا طالما سنفعل ذلك، فسنفعله من أجلكَ

Richie, Senin için neler yapabileceğime bir bakalım. Çavuşla konuşurum, sana temiz bir sayfa açarız.
إليكَماأنامُستعدلعملهُمن, أجلكَ, سوف أتحدث للرقيب لكي يترككَ تمر

Senin için ortaya karışık bir şeyler hazırlamama ne dersin?
لما لا أجمع لكَ علبةً من الأدويّة من أجلكَ. أملكُ واحداً منها.

Evet, biliyorum, ama Senin için iyi bir iş çıkarmak istiyorum.
أجل، أنا أعلم ذلك، ولكنني أريد أن أقوم بعمل جيّد من أجلكَ.

Ben Senin için bir sürü şey yapıyorum. Git şimdi.
أرتكب الحماقات من أجلكَ دائماً، أخرج من هُنا.

Yaptığım her şeyi Senin için yaptım. Benim çocuğumsun, önceliğim sensin.
كل ما سبق أن فعلته، فعلته من أجلكَ أنت ابني، أنت أولويتي

Bir adam geldi. Sizin için bir şeyi varmış.
لقد حضر رجل، يقول أن لديه شيئاً من أجلكَ.

Ordunuzu Sizin için yeniden kuracak gidip lordları uğrunuza savaşmak için ikna edecek ve paralı askerlerle korsanları yanınıza çekecek biri lazım.
فأنت بحاجة لشخص يبني جيشكَ بالنيابة عنكَ شخصٌ يُقنع الأمير هذا وذاك لأن يُحاربوا من أجلكَ شخص يجلب النخاسين والقراصنة إلى جانبكَ

İşte liste. Sizin için yaptığımız son iş.
،ها هي القائمة آخر المهمات التي سنقوم بها من أجلكَ

Senin adına sipariş verdim diye kızdığını biliyorum ama sadece yardım etmeye çalışıyordum.
أعلمُ أنّكَ غضبتَ أنّي طلبتُ الطعام من أجلكَ ولكنّي كنتُ أحاولُ المُساعدة