"أجل الطعام" - Traduction Arabe en Turc

    • yemek için
        
    • yiyecek için
        
    • yiyecekler için
        
    • büfe için
        
    • yemekleri için
        
    Doymak bilmezmişim ve sabahtan akşama kadar yemek için sızlanırmışım. Open Subtitles و كنت أبكي طوال الليل و النهار من أجل الطعام
    Hem de yemek için değil. Neden böyle bir şey yapmışlar ki? Open Subtitles ليس من أجل الطعام لماذا يفعلون شيئا كهذا؟
    Kongstrup, geri gel. Oğlunun yemek için paraya ihtiyacı var. Duyuyor musun? Open Subtitles كنغسترب، ابنك غير الشرعي يحتاج مالا من أجل الطعام
    Kurtlar yiyecek için avlanır ve belli bir noktada doyarlar. Open Subtitles الذئاب تصطاد من أجل الطعام, ولكن يأتي عليها وقت فتشبع
    Bana yiyecekler için kavga ettiğini söyleme. Open Subtitles لا تقول انك تصارعت من أجل الطعام مرة أخرى
    Böyle yerlere sadece bedava yemek için gittiğimiz günleri hatırlarım. Open Subtitles أذكر عندما كنا نحضر الأفراح من أجل الطعام
    Carter'a sakla. Sadece güzel bir yemek için geldik. Open Subtitles إحتفظ به لكارتر لقد أتينا فقط من أجل الطعام الجيد
    yemek için değilse neden bir Lykan bir insanı izlesin? Open Subtitles غير من أجل الطعام , لماذا برأيك الليكانز يلاحقون بشرياً ؟
    Kadınlar oraya soğuk yemek için gitmiyordu. Open Subtitles لم يكونوا النساء هناك من أجل الطعام البارد
    Brooklyn'e kadar onca yolu Yunan yemekleri yemek için mi geliyorsun? Open Subtitles هل تخبرني أنك تأتي إلى بروكلين من أجل الطعام اليوناني؟
    Yiyeceğim yemek için şükürler olsun Tanrım! Open Subtitles ليباركنا جميعا من أجل الطعام الذي سنأخذه
    Kimse midye tava yemek için çölün ortasındaki bir yere gelmez. Open Subtitles لم يرد أحد الذهاب لمنتصف الغابة من أجل الطعام
    Eskiden, Blais yemek için köpekbalığı yakalıyordu. Open Subtitles في الماضي , كان بليَز يقتل القرش من أجل الطعام.
    yemek için avlanamıyorum. Seni koruyamıyorum. Open Subtitles لا يمكنني الصيد من أجل الطعام ولا يمكنني إبقائكِ آمنة
    Telefonda konferans görüşmem var. yemek için vaktim yok. Open Subtitles لديّ مؤتمر هاتفي، ولن يُمكنني إيقافة من أجل الطعام.
    Yemek yapar, ortalığı temizler, yemek için sırada beklerdi. Open Subtitles كانت تطبخ وتنظف وتنتظر في الصفوف من أجل الطعام.
    yiyecek için yalvarmak zorunda kalsan da... geri dönemezsin. Open Subtitles لا يمكنك أن تتخلي عن كلمتك حتى وإن تضرعتي من أجل الطعام
    Onu yiyecek için yaptı, Şeytan için değil! Open Subtitles ولكنها فعلتها من أجل الطعام وليس من أجل الشيطان
    Ancak ringalar buraya yiyecek için gelmemişlerdi. Open Subtitles من جهتها، لم تأتي أسماك الرنجة هنا من أجل الطعام
    Evet ve siz sadece yiyecekler için gidiyorsunuz. Open Subtitles أجل، وأنتِ ستذهبين من أجل الطعام
    O yere düşen yiyecekler için. Evet, neyse. Open Subtitles هذا من أجل الطعام الذى يُغرق الأرضية- أيا يكن-
    - Ben açık büfe için gelmiştim. Open Subtitles لا , أنا هنا من أجل الطعام
    Kimse buraya yemekleri için gelmiyor. Open Subtitles لا أحد يأتي للمصحة من أجل الطعام

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus