Babam ailesi için çok çalışarak başarılı olmuş ve bu evi inşa etmiş. | Open Subtitles | لقد شقى أبى من أجل عائلته ونجح وبنى لنا هذا البيت |
Onun ailesi için gerekeni yapmayı düşündüğünü biliyorum. | Open Subtitles | وأنا أعرف أنه كان مستعدا لفعل أي شيئ من أجل عائلته |
Şimdi anlaşılıyor ki bu işi ailesi için yapmıyormuş. Kardeşimi aldatmak için özgürlük istiyormuş. | Open Subtitles | ليتضح الآن، لمْ يكن يفعل ذلك من أجل عائلته. |
Karanlık Olan ailesi için hayatını feda etmeye hazır. | Open Subtitles | القاتم مستعدٌّ للتضحية بنفسه مِنْ أجل عائلته |
Eşyalarını ailesi için hazırlamam gerekiyor. | Open Subtitles | . أتعلم علي تجهيز هذه الأشياء من أجل عائلته |
- İşini çok seven ve ailesi için tüm bunları sağlamış bir adam. | Open Subtitles | شخص قام بتوفير كل هذا من أجل عائلته و حينها أدركت |
Bana gelip ailesi için mücadele etmesi gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | لقد جاء أليّ و قال أنه بحاجة لأن يقاتل من أجل عائلته |
Belki zamanında ona da doğru gelmemiştir ama ailesi için ne istediğini biliyordu ve yapması gerekeni yaptı. | Open Subtitles | ربما لم يكن يناسبه ذلك أيضاً ولكنه عرف ما كان يريده من أجل عائلته وقد فعل ما توجب عليه القيام به |
- İşini çok seven ve ailesi için tüm bunları sağlamış bir adam. | Open Subtitles | - شخص يحب ما يفعله , و ... شخص قام بتوفير كل هذا من أجل عائلته |
ailesi için. | Open Subtitles | سأخيّط الجروح من أجل عائلته |
Otuz beş yıldır ailesi için çalışıyor. | Open Subtitles | لقد عمل 35 عاما من أجل عائلته |
ailesi için bir şeyler yapsak kendini daha iyi hisseder misin? | Open Subtitles | اذا فعلنا شيئا من أجل عائلته . |
Şöhreti için -- bilirsiniz, ailesi için. | Open Subtitles | لسمعته... تعرف، أجل عائلته. |
ailesi için. | Open Subtitles | من أجل عائلته |
ailesi için | Open Subtitles | -من أجل عائلته . |