ve maaş, kredi veya topraklara erkeklerle eşit erişimleri yok. | TED | وليس لديهن نفس الفرصة للحصول علي أجور أو قروض أو أراضي مثل الرجال. |
O gün eve geldi ve bana sigara sarma işi için tuttuğu ücret defterini gösterdi. | TED | ذلك اليوم تحديدًا عادت إلى المنزل وأرتنى كتاب أجور لفها للبيدى. |
Yalnızca olayların geri dönüş tarafını düşünecek olsalardı, büyüme için bu rotayı daha önce çözeceklerinden emin olamazdım, çünkü herhangi bir işlem ücreti almıyorlar. | TED | لكن لو فكروا فقط بطريقة فردية حول عوائد الأشياء لهم لم يكونوا ليفهموا أبدًا طريق النمو هذا لأنهم لا يتقاضون جراء أجور رسوم المعاملات |
Başardığınız şey The Paradise'ın genişleyebileceğini ve hepimizin önünde yapacak çok işi, alacak çok maaşı olduğunu kanıtladı. | Open Subtitles | ما حققتموه يعني بأن الفردوس يستطيع التطور بأن كل منا سيكون لديه عمل ليأتي إليه , و أجور ليعيش منها |
Sponsor ücretleri 50 milyon dolar tuttu. Tam bir gavat. | Open Subtitles | سيكلفني هذا 50 مليون دولار في أجور الرعاية، تلك السافلة |
Ama Lüksemburg bile parasını sadece bir kez harcayabilir ve bunun bedeli de öğretmenlere pek iyi ödeme yapılmaması şeklinde olur. | TED | لكن حتى لوكسمبورغلا يمكنها الإنفاق على أكثر من شيء واحد، والمقابل لذلك هو أن أجور المدرسين لديها ليست بالجيدة. |
Ona söyle, yayın ücretlerini düşüren belgeyi imzalamazsa, otelde amigo kızla çekilmiş video filmini yayınlatacağız. | Open Subtitles | أبلغه أنه إن لم يوقع قانون خفض أجور تلفزيون الكابل فسنعرض مشهد الفيديو و معه قائدة الهتافات بغرفة الفندق |
İyi maaş alıp, biriktirirsek kendimizi kurtarırız. | Open Subtitles | نحصل على أجور جيدة هناك و نجمعها سوياً ، وسنكون على ما يرام |
İyi maaş alıp, biriktirirsek kendimizi kurtarırız. | Open Subtitles | نحصل على أجور جيدة هناك و نجمعها سوياً ، وسنكون على ما يرام |
Anchorage'ta, maaş hırsızlığı işinde bulundum. | Open Subtitles | كنت أقوم بعملية سرقة أجور عاملين في إكوراج |
Affedersiniz, kötü haberlerim var. Demiryolu ücret bordrosu çalındı. | Open Subtitles | لدي أخبار سيئة سرقت أجور موظفي سكة الحديد |
Mutton Caddesindeki gaz fabrikasıyla komşuyuz. Onlara makul bir ücret ödedim. | Open Subtitles | نحن بجانب مصنع الغاز الذي على شارع موتون ، أدفع لهم أجور متواضعة. |
Figüranlara doğru dürüst ücret vermek yerine bilet veriyorlar. | Open Subtitles | يعطوننا تذاكر رائعة بدلاً من دفع لنا أجور محترمة |
Çekme ücreti için 60 papel, ve 24 papel de bir gecelik park ücreti. | Open Subtitles | ستدفع 60 دولار أجور السحب و 24 دولاراً أجور المبيت ليلة |
Çekme ücreti için 60 papel, ve 24 papel de bir gecelik park ücreti. | Open Subtitles | ستدفع 60 دولار أجور السحب و 24 دولاراً أجور المبيت ليلة |
- Jake işi, Jake maaşı. | Open Subtitles | العمل يساوي أجور |
Test, ameliyat ve doktor ücretleri ayrı ücretlendirilecek. | Open Subtitles | التحاليل، و أجور الأطباء والعملية ستكون في حساب منفصل |
Okulun son dönem parasını ödemedi. | Open Subtitles | لقد توقف عن دفع أجور دراستي في الفصل الماضي |
Biz en azından Bree'nin davayla ilgili ücretlerini ödemeye karar verdik. | Open Subtitles | قررنا بما أن بري في موقف صعب أقل ما يمكننا فعله هو ان ندفع أجور محاميها |
Düşünmüştüm ki patronlar en azından cinayet masasına ödeme yapıyorlardır. | Open Subtitles | ظننت أن القادة سيتمكّنون من الحفاظ على أجور القسم الجنائي |
Bir grup evsiz insanı, maaşlı köle gibi çalıştıran bir kuruma karşı açılan davada avukatım. | Open Subtitles | أني أمثل بعض الأشخاص المشردين في قضية ضد شركة تدفع لهم أجور العبيد |
Vergi, avukat parası ve amcanın borçlarından... | Open Subtitles | ' أجور المحامي والضرائبَ و كل إئتمانات أبي |
Kızla gitmek isteyen varsa, haftalık maaşını öderim ve cenaze masraflarını karşılarım. | Open Subtitles | أيّ أحد يود الذهاب معها، سأدفع له أجور لمدة أسبوع ونفقات جنازته. |
Bir tazminat ücreti için anlaşılabilinir. | Open Subtitles | أجور الدولارات ...سنجعله متوفراً لـ المبعد المؤهل |
- Sen sahne kiralarından feragat ediyordun ve içkilere eşlik edip insanlara iyi davranıyordun. | Open Subtitles | حسناً,كنت تترك أجور المسرح- تشرب كثيراً,وتكون لطيفاً مع الناس |
Kamyonla taşımalar, tren biletleri, yiyecek masrafları. | Open Subtitles | شاحنة النقل أجور السكك الحديدية، فواتير الغذاء |