Onu korumak benim görevim. Denise de aynı şeyi yapardı. | Open Subtitles | أنا أبوه، وظيفتى أن أحافظ عليه دنيس ستفعل نفس الشيء |
Bayan Güneybatı ABD güzellik yarışmasının tarafsızlığını korumam lazım. | Open Subtitles | يجب أنْ أحافظ على نزاهة مسابقة ملكة جمال جنوب غرب أمريكا |
Şimdi sıradaki kısa bölüm için motor sesi olmadan konuşmaya devam edeceğim. | TED | الآن سوف أحافظ على سلامة آذانكم للمقطع القصير القادم وسأغطي عليه بصوتي. |
Müvekkilimin güvenine ve onun sırlarını korumaya saygı göstereceğim. | Open Subtitles | أنا سوف أحافظ على الثقة وأحافظ على حرمتة أسرار موكلي |
Haklısın. Çetele falan tutmam lazım. | Open Subtitles | أنت على حق، يجب أن أحافظ على سجل أو شيء. |
Ve bu kadar, tüm hedefimiz buydu: Çocukları güvende tutmak ve oyun oynamalarını sağlamak. | TED | كان هذا أملي أن أحافظ على الأطفال بأمان حتى يتمكنوا من اللعب. عند إنتهائي من تصميم اللعبة، ذهبت إلى الفيسبوك |
Babamıza verdiğim sözü tutuyorum... senin onun gibi tehlikelerden koruyorum. | Open Subtitles | لا أنا أحافظ على وعدى لأبى أنا أحميكِ من تهديدات مثله |
Paranı sana geri ödeyecektim. Sadece ailemi birarada tutmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | كنت سأعيد لك مالك ، علي أن أحافظ على عائلتي |
Onu saklayacağım. | Open Subtitles | الذي أحافظ عليه |
İnsanlar tarafından sevilen... ...anıt binaları korumak istiyorum. | TED | فأنا أعشق أن أحافظ على النصب و المبان التذكارية التي يحبها الشعب |
Ve hayayolları için çalışan insanların işlerini korumak için, ve de müzik şirketi için çalışan insanların işlerini korumak için, Aile mücevherini satmak zorundaydım ki havayollarını koruyayım. | TED | و من أجل أن أحافظ على وظائف الناس التى تعمل فى شركة الطيران, و أيضا حماية الوظائف فى شركة التسجيلات, إضطررت لبيع جواهر أسرتى لإنقاذ شركة الطيران. |
Hayır. Evimizin disiplinini korumak için bunu söylemek zorundayım. | Open Subtitles | كلا، لا بد أن أقول ذلك لكي أحافظ على الاستقرار ببيتنا |
Köylülerin önünde otoriter imajımı korumam gekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أحافظ على هيبة السلطة أمام القرويّين |
Bildiğim tek şey bu minicik yumurtaları sıcaktan korumam onları temiz tutmam ve ve ipek böcekleri dışarı çıkmadan götürmem gerektiğiydi. | Open Subtitles | كل ما كنت أعرفة أنى يجب أن أبعد ذلك البيض الصغير عن الحرارة أحافظ على نظافتهم |
korumam gereken standartlarım var. | Open Subtitles | أنا العفريت، لدي معايير معينة يجب أن أحافظ عليها |
Eğer işe yararsa, hayatına sıradan bir şekilde devam etmeni sağlayabilirim. | Open Subtitles | وإذا نجحت، سأكون قادرة أن أحافظ على مستوياتك الحيوية بكبسولة يومية |
Sadece, yeni aktiviteler boyunca hareketliliğimi devam ettirmeye çalışıyorum. | TED | فقط أحافظ علي حركتي عن طريق نشاطات جديدة. |
Tatlım, seni korumaya çalışıyordum, benim gibi üzülmeni istemiyordum. | Open Subtitles | أنا كنت أحاول أن أحافظ عليكى من أن تُجرحى و فى نفس الوقت أنا كنت 000 |
Burası benim kentim. Ve sokakları temiz tutmam gerek. | Open Subtitles | هذه منطقتي، وأريد أن أحافظ على شوارعي نظيفة |
Özellikle fanlara olan sözümüzü tutmak istedik. | Open Subtitles | أكثر من أي شئ أريد أن أحافظ على وعدي مع المعجبين |
Ben önemliyim ve şehri ayakta tutuyorum. | Open Subtitles | أنا مهم وأنا أحافظ على استمرار الحياة بالمدينة |
Ben kendi yüz ifademi biraz sakin tutmaya çalışıyorum. | TED | وأحاول أن أحافظ على وجه لا مبال بعض الشيء. |
Teşekkürler, Asuka Tüm kalbimle saklayacağım. | Open Subtitles | شكراً لكِ (أسوكا)، سوف أحافظ عليها بحياتي. |
Ben seçim kampanyalarımda verdiğim sözleri tutarım. İçkimi nereye koymuştum? | Open Subtitles | أحافظ على وعودى الانتخابية أين يجب أن أضع الويسكى ؟ |
Ve artık daha güçlüyüm. Ailemizi-- Ailemizi güvende tutabilirim. | Open Subtitles | و أنا أقوى الان يمكنني أن أحافظ على عائلتنا آمنة |
Hala rızıklarını kazanmak zorunda olanların sevgilerini, ya da en azından oylarını kaybetmemeliyim. | Open Subtitles | ،بينما أحافظ على حُب .. أو على الأقل على أصوات هؤلاء الذين يريدون كسب لُقمة العيش |