Deniz canlısı fosilleri Himalayalar boyunca Everest Tepesi dahil her tarafta bulunmuştur. | Open Subtitles | تم إيجاد أحافير بحرية ، طوال منطقة الهيمالايا بما فيها على قمة جبل إيفريست تماما |
Aynı zamanda genomik fosilleri de paylaşıyorlar. Soyu tükenmiş genler. | Open Subtitles | بل هم يتشاركون أحافير وراثية مورثات منقرضة |
Bunların en eski çok hücreli canlılar olduğunu düşünüyoruz. Ediacara fosilleri. | Open Subtitles | والتي نعتقد بأنها أقدم المخلوقات متعددة الخلية، أحافير "إدياكارا". |
Eğer merdiven halinde düşünürseniz her basamak, farklı bir hayvandan genomik fosiller içeriyor. | Open Subtitles | إن تخيلتم درجات السلم كل درجة تحتوي على أحافير وراثية من حيوان مختلف |
Her kıtada eski okyanuslardan kalma fosiller vardı. | Open Subtitles | أحافير المحيطات القديمة عُثر عليها في كل قارة |
Bunu biliyoruz çünkü gizli bir mağarada bu fillerden kalan fosiller buldular. | Open Subtitles | لدينا هذه المعلومات ،لإنه بعيداً عن الأنظار في كهف ناءٍ وجد العلماء بقايا أحافير ،ترجع لبعض تلك الفيلة |
Atlantik'in iki tarafında da artık soyu tükenmiş olan aynı eğreltiotu türüne ait fosillerin bulunduğunun bildirilmesi, Wegener'in aklını karıştırdı. | Open Subtitles | حيَّرَ فيجنر أن نفس أحافير فصائل السرخس المُنقرض حديثاً قُيِّدَ وجودها على ضفتي الأطلسي |
Deniz canlılarının amonit fosilleri. Şu an deniz seviyesinden 4.000 metre yukardalar. | Open Subtitles | أحافير المخلوقات البحريّة (الأمونايت) والتي توجد الآن على ارتفاع 4 آلاف متر فوق مستوى البحر. |
Dünyanın başka bir parçasındaki Spinosaur fosilleri beslenme biçimleri hakkında daha çok detay vermiştir. | Open Subtitles | أعطتنا أحافير (سباينوصور) من أجزاء أخرى من العالم تفاصيل أكثر عن أنظمتها الغذائية |
Microraptor'ın fosilleri de iyi korunmuştu. Anatomilerindeki her detay açıkça görülüyordu. | Open Subtitles | كانت أحافير الـ(ميكرورابتور) محفوظةٌ جيداً لتكشف لنا بوضوح جميع التفاصيل عن تركيبه البنيويّ |
Ama Microraptor'ın fosilleri bir şeyi daha ortaya çıkarmıştır. | Open Subtitles | و لكن أحافير الـ(ميكرورابتور) كشفت النقاب عن شيء آخر |
Başka yerlerdeki glossopteris fosilleri bu kara parçasının büyüklüğünü gösteriyor. | Open Subtitles | أحافير الـ (جليسبتورس) في الأماكن الأخرى توضح وسع اليابسة |
Burada son yıllarda görkemli fosiller ortaya çıkarıldı. | Open Subtitles | خلال السنوات الأخيرة، تمَّ العثور على أحافير رائعة هنا |
Ben de neredeyse soyu tükenen biriyim. fosiller biriktiren bir paleontologum. | TED | إنني أقارب على الانقراض -- أنا عالم أحفوريات يجمع أحافير. |
Bu sapa yerde, hassas detaylar içeren çarpıcı fosiller bulunmuş çoğu, ağaçlarda yaşamaya adapte olmuş hayret verici hayvan çeşitliliğini ortaya çıkarmıştır. | Open Subtitles | تلك المنطقة النائية كشفت لنا النقاب عن أحافير رائعة ذات تفاصيل فاتنة. و أخرجت لنا تنوُّعاً مذهلاً من الحيوانات العديد منها تكيَّفت بشكلٍ جيد للعيش بين الأشجار |
Alaska'da, Kuzey Buz Denizi'nin yakınlarında fosiller bulunmuştur. | Open Subtitles | في (آلاسكا)، أستخرجت أحافير بالقرب من المحيط المتجمد الشمالي |
16 kilogramlık fosiller. | Open Subtitles | أحافير بوزن 16 كيلو جرام |
Glossopteris, kayıp ormanlar, Antarktika'da bulunan fosiller. | Open Subtitles | . جلوسوبتروس) ، غابات مُنقرضة) . (أحافير وُجدت في (أنتارتيكا |
Ama onların önemi onlarla neredeyse birebir aynı fosillerin başka bir kıtada gerçekleştirilen meşhur bir keşif gezisinde bulunmasıyla ortaya çıktı. | Open Subtitles | لكن أهميتها ظهرت عندما تم إيجاد أحافير ... متطابقة خلال بعثة مشهورة في قارة أخرى بعيدة ... |