Bunu, seçtiğin o gri renkten daha çok sevdim. | Open Subtitles | أحبه أكثر من اللون الرمادي الذي أخترته. |
Seni... bu dünyadaki herşeyden daha çok sevdim. | Open Subtitles | أنت... الذي أحبه أكثر من أي شيء آخر في العالم |
Selam, ben Kabile Şefi Roberts ve ortalıkta atlarla koşturmaktan daha çok sevdiğim bir şey varsa o da kovboy dostlarımla eğlenmektir. | Open Subtitles | والشيء الوحيد الذي أحبه أكثر من العبث مع الخيول ومن العبث مع أصدقائي رعاة البقر. |
İstifçilerden daha çok sevdiğim tek şey, kapıdan geçemeyen şişman insanlardır. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أحبه أكثر من المكتنزين هم الأشخاص السمينين لدرجة أنهم لا يستطيعون العبور من الأبواب |
Salonlardan daha fazla sevdiğim bir şey varsa o da kitaplardır. En iyi arkadaşlarımdan bazıları kitaplardır. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أحبه أكثر من الصالات الرياضية هو الكتب ،لذا أفضل أصدقائي هي الكتب. |
Bu işi çok seviyorum. | Open Subtitles | أحبه أكثر من حياتى |
Ben yaşlandıkça daha çok sevdim. | Open Subtitles | أنا أحبه أكثر من السابق. |
Votkadan daha çok sevdim." | Open Subtitles | "أحبه أكثر من الفودكا." |
Hayat kurtarmaktan daha çok sevdiğim tek şey kızım. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي أحبه أكثر من إنقاذ الأرواح هو ابنتي |
Kızımdan daha çok sevdiğim hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء أحبه أكثر من ابنتي |
"Üniformalı bir kadından daha fazla sevdiğim bir şey varsa" | Open Subtitles | "الشيء الوحيد الذي أحبه أكثر من أمرأة في زي العمل" |
Ethel, sen kendimden fazla sevdiğim ilk şeysin. | Open Subtitles | إيثيل أنت أول شئ أحبه أكثر من نفسى |
Bu işi çok seviyorum. | Open Subtitles | أحبه أكثر من حياتى |