Orada kalan yedi kutunun yanında biri var. | Open Subtitles | يوجد أحدهم في الخارج و بقي معه سبع حاويات |
Ama hala dışarıda birileri var, güçlü ve bağlantılı olan birileri. | Open Subtitles | ما زال هناك أحدهم طليقًا في الخارج أحدهم في الزعامة أحدهم مرتبط |
Elbette gerçek hayatta Birini takip etmek bambaşka bir şey. | Open Subtitles | بالطبع ، مطاردة أحدهم في الواقع هو أمر مختلف تماماً |
Sınıfımda Birisi çok berbat bir fotoğrafla geldi senin çektiğin resimlerle. | Open Subtitles | أحدهم في صفي أرانا صورة مريعة جداً الصورة التي التقطتِها أنتِ |
Eğer Birinin suratını yumruklamak sizi rahatlatacaksa... ben buna gönüllü olurum. | Open Subtitles | إن كان لكم أحدهم في وجهه يساعدك سأدلك على الشخص المناسب |
Akşam biriyle görüşmem lâzım. Lyi bir fikir mi bilmiyorum. Peki. | Open Subtitles | يجب أن أرى أحدهم في المساء لا أعتقد أنها فكرة سديدة |
Bir tanesi de Harlem'de. | Open Subtitles | أحدهم في "هارلم". |
Her gün yardıma ihtiyacı olan biri var mı diye şehri dolaşıyorum. | Open Subtitles | أقوم بالتجوّل حول المدينة يوميّا لأرى إن كان أحدهم في حاجة إلى مساعدة |
- Londra'da aşık olduğun biri var mı? | Open Subtitles | أخبرني ، هل أنت واقع بحب أحدهم في "لندن"؟ |
İçgüvenlik'ten tanıdığım biri var. | Open Subtitles | أعرفُ أحدهم في وزارة الأمن القوميّ |
"dışarıda birileri var, bu işi şimdi yapmamız lazım." diyorlardı. | Open Subtitles | يقولون "أحدهم في الخارج" "يجب أن نفعل ذلك الآن" |
Sanırım içeride birileri var. | Open Subtitles | أعتقد أن أحدهم في الداخل |
Yukarıda birileri var. | Open Subtitles | هناك أحدهم في الأعلى هناك |
Bazen grubun gidebilmesi için Birini geride bırakmak gerekir. | Open Subtitles | في بعض الأحيان يجب ترك أحدهم في الخلف لكي يتمكن البقية من الإنطلاق |
Ne zaman Birini otoyolda görsem, hangi akla hizmet böyle bir şeyi yapmak istediğini anlamak için şoförün gözlerine bakıyorum? | Open Subtitles | عندما أرى أحدهم في الطريق السريع أنظر إلى عينيه متمنياً أن أرى شيئاً يفسر لي سبب فعلته هذه |
Hidrojen bombası tasarlıyorlardı. Ama bir gece, geç saatte Birisi sonunda bir bomba çizdi. | TED | إنهم يصممون قنابل هيدروجينية. إلا أن أحدهم في المدونة متأخرا في أحد الليالي، رسم أخيرا قنبلة |
Onlardan Birisi bu sabah bir çift ayakkabı ve biraz ekmekle döndü. | Open Subtitles | أحدهم في هذا الصباح أخذوا حذائه وبعض الميزان |
Bazı çocuklar suyu sıçratarak yüzerler o çocuklardan Birinin suratına çarpacaktır. | Open Subtitles | بعض الأطفال سيسبحون في الجوار سوف يقوم بضرب أحدهم في الوجه |
herhangi bi toplantıda Birinin elini sıkacak yüzüncü kişi mi olmak istiyorsun? | Open Subtitles | أتريد أن تكون الشخص الـ100 الذي يصافح يد أحدهم في إتفاقيّةٍ ما؟ |
- Konuşmak istemesen de günün birinde biriyle konuşmalısın. | Open Subtitles | إذالمتردالتحدث، سيجب عليك التحدث مع أحدهم في وقت ما |
Oradaki herhangi biriyle hiç seks yaptınız mı? | Open Subtitles | هل سبق لك أن مارست الجنس مع أحدهم في تلك الصالة ؟ |
Bir tanesi de yolda saldırmıştı. | Open Subtitles | -وهاجمنا أحدهم في الطريق . |
Bir tanesi de yolda saldırmıştı. | Open Subtitles | -وهاجمنا أحدهم في الطريق . |