Kızlardan biri, ifadesinde ilginç bir şey söylemiş. | Open Subtitles | أحد الفتيات قال شيئًا مثير للإهتمام في تصريحها هنا |
Aslında hayır, Bay Tagomi kendisi istemedi fakat Kızlardan biri inmişken sormamı istedi. | Open Subtitles | أجل في الواقع لا، لم يرسلني شخصياً السيّد (تاغومي) لكن قالت أحد الفتيات |
Kızlardan biri Veda'yı radyoda dinlediğini söylemişti de inanmamıştım! | Open Subtitles | أحد الفتيات قالت أنها سمعت (فيدا) تغني في الراديو لكن لم أعر الأمر أي اهتمام |
Bir dahaki sefere gelişinde diğer kızlardan birini de getir. | Open Subtitles | المرة القادمة، سياتى ويجلب أحد الفتيات الآخريات |
kızlardan birini? | Open Subtitles | أحد الفتيات ؟ |
Sarhoş olup oranın kızlarından biriyle evlenirsin. | Open Subtitles | سينتهي بك الأمر ثملاً وتتزوج أحد الفتيات المحلية |
Muhtemelen şıpsevdi. Avrupalı kadınlarla randevulaşmış, Guinness kızlarından biriyle görüşmüş. | Open Subtitles | واعد امرأة أوريوبية, أحد الفتيات المذكورات في "غينيس" |
Kızlardan biri sana bir şey mi söyledi? | Open Subtitles | هل قالت لك أحد الفتيات شيئا؟ |
Kızlardan biri az biraz Blake Griffin'i andırıyordu ama çok daha tüylüydü tabii. | Open Subtitles | أعني ، أحد الفتيات بدت مثل (بلايك جريفون) بغموض، لكن لعلمك ، المزيد من شعر الوجه. |
Depodaki Kızlardan biri aşağıya geldi. Teresa Mendoza? | Open Subtitles | أحد الفتيات في المستودع جاءت هنا إسمها، (تيريسا ميندوزا)؟ |
Kızlardan biri, Bruschetta McQuorcodale -gerçek adı bu- | Open Subtitles | أحد الفتيات في منزلي, (بيريشيتا مكروكاديل), إسمها الحقيقي... |
- Dan, kimseye söyleme, kızlardan birini bulduk. | Open Subtitles | -دان)، لقد عثرنا على أحد الفتيات) . |
- Dan, kimseye söyleme, kızlardan birini bulduk. | Open Subtitles | -دان)، لقد عثرنا على أحد الفتيات) . |