Eski bir tanıdık. Ben şimdi Cotton Club'deyim. Onunla burada karşılaştım. | Open Subtitles | أحد المعارف القدامى ، إننى فى نادى القطن و ركضت إليه |
Hatta o kadar iyisin ki bir arkadaş veya bir tanıdık, kocanla çıkacak olsa, umurunda bile olmaz. | Open Subtitles | في الواقع أنتي جيدة جداً حتى أنك لن تخافي إذا صديقة أو أحد المعارف بدأت بمواعدة زوجك |
bir tanıdık için merdivenleri uçarak inmezsin sen. | Open Subtitles | أنتِ لا تنزلين على الدرج بسرعة لأجل أحد المعارف. |
Eski bir tanıdıktan gelen bir haber veya dünyadaki en büyük dini kurumlardan birinin başındaki kişinin "Sweet Georgia Brown" eşliğinde smaç basması. | Open Subtitles | رسالةٌ إلكترونية من أحد المعارف القدامى أم أن يقوم رئيس أكبر المؤسسات الدينية في العالم |
Üç saniye içinde tanıdıktan eski bir arkadaşa terfi ettik. | Open Subtitles | تحوّلنا من أحد المعارف إلى صديق قديم في 3 ثوانٍ. -أمر مُثير للإهتمام . |
Çok önem verdiğim bir tanıdığım var. | Open Subtitles | لدي أحد المعارف الذين أهتم لأمرهم كثيراً |
Mahalleden bir tanıdık. Araba kazasında öldü. | Open Subtitles | أحد المعارف من الحي مات في حادث سيارة. |
Ev anahtarını öylece veren bir tanıdık, nerede sıraya giriliyor? | Open Subtitles | أحد المعارف يعطي مفتاحة،أين ذلك يحدث؟ |
bir tanıdık, bir dost, bir akraba... | Open Subtitles | ... قاتلك سيكون شخصاً تعرفه ... أحد المعارف ، صديق ، قريب |
Eee o şey...bir tanıdık. | Open Subtitles | انه, انه أحد المعارف |
Kaynağı belirsiz bir tanıdık. | Open Subtitles | أحد المعارف الغامضة |
Kaynağı belirsiz bir tanıdık. | Open Subtitles | أحد المعارف الغامضة |
Oyster Koyu'ndan bir tanıdık mütevazi bir pansiyon önerdi. | Open Subtitles | أحد المعارف من (خليج المحار) أوصى بنَزل متواضع |
- Hiçbir şey. bir tanıdık. | Open Subtitles | -لا شيء، مُجرّد أحد المعارف . |
Marin County'de bir tanıdığım var. | Open Subtitles | (لدي أحد المعارف في مقاطعة (مارين |