Yani denizaltıyı havaya da uçursan gitmesine izin de versen, sonuç değişmeyecek-- kimse bu adayı bulamayacak. | Open Subtitles | لذا فسواء دمرتها أم لا النتيجة واحدة لن يجد أحد هذه الجزيرة |
Yaptığını kabul edene kadar kimse bu odadan çıkmayacak. | Open Subtitles | لن يغادر أحد هذه الغرفة حتى تعترف لنا بما فعلته |
Bunlardan biri de modern tarımın en fazla sera gazı salan faaliyetler arasında olması. | TED | أحد هذه الأسباب أن الزراعة الحديثة هي أحد أكبر مصادر إنبعاث الغازات المسببة للاحتباس الحراري. |
Bunlardan biri işe yarar mı? Bunlardan Donald anlıyor... | Open Subtitles | هل قد تفيدك أحد هذه الأشياء دونالد يعرف عنهم كل شىء |
Tamam, eğer bunlardan birini burada kırarsanız, bunu telefon şirketine verirsiniz. | TED | حسنا، إذا قمت بكسر أحد هذه الأشياء، فسوف تعيدها لموفر الخدمة. |
Şimdi, o sitelerden birinde işe girmek, grafik tasarım yapmak istiyorum. | Open Subtitles | ما أريده الآن هو الحصول على عمل في أحد هذه المواقع |
böyle bir şey mümkün mü? Ben o insanlıkdışı varlıklardan biri miydim? | Open Subtitles | هل كان من الممكن أن أكون أحد هذه الأشياء الأقل من الانسان؟ |
İnsan bunlardan birine binince kendini gerçekten özel hissediyor. | Open Subtitles | أنا حقاً أشعر بالتميز في أحد هذه المراكب |
Umarım Biri şu lanet şeyi uçurmaya çalışır. | Open Subtitles | أوتعلمين، أنا آمل أن يفجر أحد هذه الشيء المقيت |
Hani uçakla falan bir yerlere giderken oralarda yaşamayıp da üzerinden geçip gittiğiniz yerler vardır ya, onlardan biri işte. | Open Subtitles | ،تعرفون، أحد هذه الأماكن التي يحلّقون فوقها يسافرون من مكان إلى آخر ولكنّك لاتعيش هنا |
Size, derhal geri dönüp bu laboratuardan çıkmanızı tavsiye ediyorum. Zira, hiç bir suretle, kimse bu anomaliyi kilitlemeyecek. | Open Subtitles | اقترح بأن تستدير وتغادر المختبر في الحال لأنه مهما كانت الظروف، فلن يغلق أحد هذه الهالة |
Biri bizi ele verdi. Kim olduğunu bulana dek kimse bu odadan ayrılmayacak. | Open Subtitles | ولن يترك أحد هذه الغرفة إلا عندما أعرفه. |
Bu patırdı sona ermeden kimse bu mülke girmeyecek. | Open Subtitles | لن يدخل أحد هذه البناية حتى تنتهي حالة الشغب |
kimse bu kadar A alamaz. | Open Subtitles | لا يحصد أحد هذه الكمية من الأمتيازات. |
Bunlardan biri alev tabancasını çalıştırıyor olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنّ أحد هذه الأشياء يشغل قاذفة اللهب |
Bunlardan biri maden zenginliği. | Open Subtitles | أحد هذه الأسباب أن الأرض هناك غنية بالمعادن |
Bunlardan biri benim en kötü kabusum olurdu ama bir tane seçmek zorunda kalsaydım, sanırım soyulmuş olmasını seçerdim. | Open Subtitles | حدوث أحد هذه الإحتمالات .. سيكون أسوأ كوابيسي لكن, إن اضطررت للاختيار أتمنى أن تكون قد خُطفت |
Katilimiz bunlardan birini odaya koymuş kordonu da küçük ahşap dübele iliştirmişti. | Open Subtitles | القاتل وضع أحد هذه البالونات فى الغرفه وربط الحبل بالوتد الخشبى |
Mac... bunlardan birini daha önce hiç kullanmadım. | Open Subtitles | لم يسبق لي أن أطلق أحد هذه من قبل. بالضبط. |
Sadece merak ediyorum. Bu pozisyonlardan birinde yapışıp kalacağını hiç düşündün mü? | Open Subtitles | أنا فقط أتسائل ألم تفكري أنه قد تعلقين في أحد هذه الأوضاع؟ |
Ayrıca böyle bir şeye dönüşmeyi hangi aklıselim kabul eder? | Open Subtitles | و مَن عساه يوافق على أن يكون أحد هذه الأشياء؟ |
Keşke lisedeyken, bunlardan birine sahip olsaydım. | Open Subtitles | تمنّ أنا كَانَ عِنْدي أحد هذه الظهرِ في المدرسة العليا. |
Biri şu kızı alsın. | Open Subtitles | ليحمل أحد هذه البنت |
O odun legolarla çok şık şeyler yapabilirsin, evet ama dedem onlardan biri değil. | Open Subtitles | يمكنك بناء الكثير من الأشياء الانيقة من لعبة البناء هذه لكن جديّ ليس أحد هذه الأشياء |
Sonunda Westerburg bu şeylerden bir tane aldı ama ben o hatayı yapmam. | Open Subtitles | حصل ويستيربيرج على أحد هذه الأشياء أخيرا ولن أنفخه. |
Ve size bu araçlardan birinin yakından nasıl göründüğünü göstermek istiyorum. | TED | و أود أن أريكم كيف تبدو أحد هذه المركبات عن قرب. |