Bir de şu açıdan bakalım: Bilim insanları başarısızlıkta da özgür olmalılar, çünkü başarısız bir hipotez bize bir şeyler öğretiyor. | TED | وهنا مسألة أخرى: يجب أن يكون العلماء أحرارًا ليفشلوا، لأنه حتى من فرضية فاشلة، نتعلم شيئا ما. |
Spartaküs, Alplere giden yolu açarak Roma sınırlarından dışarı çıkmak istiyordu, böylece özgür olacaklardı. | TED | مع وضوح الطريق إلى جبال الألب، أراد سبارتاكوس السير باتجاه أبعد من حدود روما، حيث يكون أتباعه أحرارًا. |
Sonra da başka şekilde devam etmede özgür olmalılar. | TED | وبعدها، يجب أن يكونوا أحرارًا في المضي قدمًا. |
İlk 18 yıl, çocuğa her olasılık için bir kural vererek özgür bırakayım da o da bu büyük programla yaşasın demezsiniz. Tökezlerler, düşerler, kalkarlar, yanağa veya popoya şaplak yerler | TED | لا تقضي أول 18 سنة وأنت تعلم الأطفال كل قواعد حالات الطوارئ ثم تجعلهم أحرارًا فيصبح لديهم ذلك البرنامج الضخم |
Gerçeği bilmek zorundasınız. ve gerçek, sizleri özgür kılacak." | Open Subtitles | ومن ثم سيتعيّن عليكم إلتزام الصدقِ، فالصدق سيجعلكم أحرارًا. |
Ne yaptıysam kendim için halkım için özgür yaşama hakkımız için yaptım. | Open Subtitles | ما فعلتُه كان لنفسي ولعشيرتي ولحَقِّنا في أنْ نكون أحرارًا. |
"Ben ve siz yani halk özgür olmadıkça, hiçbir şekilde söz veremem ve vermeyeceğim." | Open Subtitles | لا أستطيع ولن أعطي أي تعهد في وقت أنا وأنتم أيها الناس لسنا أحرارًا فيه. |
Halkım nereye isterse gitmekte özgür olacak. | Open Subtitles | سيغدو أبناء قومي أحرارًا للذهاب أنّى يشاءون |
Bizim bildiğimizden çok daha fazla yıldır seçtiğimiz gibi özgür yaşıyoruz. | Open Subtitles | لسنوات طويلة أكثر مما نعرف لقد عشنا كما إخترنا أحرارًا |
Yalnız yapamayacağımızı hep birlikte güçlü olduğumuzu ve özgür olmamız gerektiğini biliyordu. | Open Subtitles | كان يعلم أننا كنا أقوى كمجموعة أننا لن نستطيع فعلها بمفردنا ومُقدّرٌ لنا جميعا أن نكون أحرارًا |
Anlatmak istediğim şu ki bilim insanları keşfetmek istedikeri şeyde, hırslı oldukları konularda ve bulgularını bildirmede özgür olmalılar. | TED | ما أود قوله، يجب أن يكون العلماء أحرارًا لاختيار ما يريدون استكشافه، وما هم متحمسون لفعله، ويجب أن يكونوا أحرارًا في نشر النتائج التي توصلوا إليها. |
Hepimiz özgür olana dek hiçbirimiz özgür değiliz. | Open Subtitles | لا أحد منا حرٌ حتى نكون جميعًا أحرارًا |
Öyle özgür bir hayat sürdükten sonra böyle bir seçim yapmak zorunda olmak... | Open Subtitles | الالتزام بخيار كهذا بعدما عشنا أحرارًا... |
Modern teknoloji çağımızda hayatta kalmamız keşfetmeye, inovasyon ve bilime bağlıyken bilim insanlarımızın işlerini yaparken özgür olması ve özgür bir şekilde diğer bilim insanlaryla işbirliği yapması basınla konuşabilmesi ve halkla konuşabilmesi çok büyük önem taşıyor. | TED | في عصر التكنولوجيا الحديثة، عندما يعتمد بقاءنا على الاكتشاف، الابتكار والعلم، فمن الأهمية بمكان، بل وفي غاية الأهمية، أن يكون علمائنا أحرارًا للقيام بعملهم، أحرار في التعاون مع علماء آخرين، أحرار في التحدث إلى وسائل الإعلام أحرار في التحدث إلى الجمهور. |
özgür olmamızı istiyorum. | Open Subtitles | أرغب في أن نكون أحرارًا |
Kuşlar kadar özgür olursunuz. | Open Subtitles | أحرارًا كالطّيورِ. |
özgür olmamızı istiyorum. | Open Subtitles | أرغب في أن نكون أحرارًا |
Sonunda özgür müyüz? | Open Subtitles | هل أصبحنا أحرارًا أخيرًا؟ |
Kız kardeşimiz yanımıza geldiği anda Tristan ve Aurora'nın hiçbir kozu kalmayacak ve onların hakkından istediğimiz şekilde gelmekte özgür kalırız. | Open Subtitles | ولدى استعادة أختنا لن يعود لـ (تريستن) و(أورورا) أيّ نفوذ علينا وعليه سنكون أحرارًا لفعل أيّما نختار فعله بهما. |
Biz de planlarımıza devam etmek için özgür olacağız. | Open Subtitles | وسنكون أحرارًا للمضي قدماً ... |