Elime çapa verip "kaz orayı!" dediler. | Open Subtitles | أخذوني لعزق الأرض ذات مرة و قالوا لي : أحفر هنا |
Tamam sen mezarlarını kaz. | Open Subtitles | نعم، حسناً، أحفر انت القبور. أنا سأتولى الحراسة، |
Birçok defa çölde bulundum. Genelde yeri kazıyorum. | Open Subtitles | لقد كنت بالصحراء لمراتٍ عديدة على الرغم أنني عادة أحفر بالأرض |
Çocukluğumdan bu yana çiftliği kazıyorum. | Open Subtitles | من المزرعة. لقد كنت أحفر واستخرجهم منذ كنت طفل. |
Senin için çok talihsiz bir miras, çünkü onları bulacağım kazmam gerekse bile. | Open Subtitles | ميراث تعيس بالنسبة لك لأني سوف أجدهم حتى و إن كان علي أن أحفر لأخرجهم |
Bu yüzden bu resim harika... ...çünkü yumuşak çamuru Kazmak iki günümü aldı. | TED | وأمتعني هذا العمل حيث قضيت يومين أحفر في التربة الناعمة |
"Casanova Spark'ı ziyaret et, Cennete çıkan merdivenlerin altını kaz." | Open Subtitles | قم بزياره منتزه كازانوفا أحفر تحت عتبات السماء |
büyük bir delik kaz ki içine girebilsin. | Open Subtitles | أحفر حفرة، إجعلها كبيرة بما يكفي، حتى تسعها |
Bir kadın, kendisini ikinci kez tahliye etmek askere şöyle karşı koyuyor, "Bir mezar kaz ve öldür beni, | TED | كما وضحت امرأة للجندي الذي كان يحاول إجلاءها للمرة الثانية، "أطلق علي النار ثم أحفر لي قبراً |
Şakanın sırası değil. İşini bitir! kaz, kaz. | Open Subtitles | لاوقت للنكات إنهوا العمل , أحفر .. |
Arka bahçedeki çitin altına delik kazıyorum. | Open Subtitles | أنا أحفر حفرة تحت السياج في الفناء الخلفي |
Adımı kazıyorum, sonra da mürekkeple boyayacağım. | Open Subtitles | أنا أحفر إسمي وبعد ذلك أملأه بالحبر. |
Söylemiştim, kazıyorum. | Open Subtitles | لقد قُلت لك, أحفر طريق للخروج من هُنا |
S.ktir git, mezarın hariç bir şey kazmam sana! | Open Subtitles | تبا لذلك لن أحفر أي شئ لأجلك سِوي حفر قبرك |
Ben bu sene Afrika'nın en büyük neolitik sitesini Kazmak için Sahra'ya gideceğim. | TED | سوف أقود رحلة استكشافية إلى الصحراء الكبرى لكي أحفر أكبر موقع نيوليثي في أفريقيا |
Kandırdılar beni. Tüm sabah kazı yaptırdım. | Open Subtitles | لقد احتالوا علي, فقد كنتُ أحفر طوال اليوم |
Şimdi, biraz dinlen çünkü içinde bana açıklayacağın bir çok şeytan var, ve ben onları kazıp çıkarmak için ne gerekiyorsa yapacağım. | Open Subtitles | الآن احصل على بعض الراحة لأنه من الواضح لي أن هناك المزيد من الجواهر داخلك وسافعل اي شيء حتى أحفر واحصل عليهم |
Denediğim kadar zor, kendimi bir deliğe kazdım. | Open Subtitles | وكلما حاولت جاهدا، فقد كنت أحفر لنفسي حفرة أعمق |
Meksika'da bir hapishanedeydim. Tünel kazarak kaçmam gerekti. | Open Subtitles | لقد كنت في سجن بالمكسيك اضطريت إلى أن أحفر طريقي للخروج |
30 yıldır mezar kazarım ve asla canlı birini gömmedim. | Open Subtitles | أنا أحفر القبور منذ 30 عاماً ولم أدفن أحداً حياً قبلاً |
Kadın için zemini kazıyordum, havuz yapacaktım. | Open Subtitles | كنت أحفر الأرض للمرأة أرتب لها حوضاً |
Olabilecek en derin ve en geniş çukuru kazın. | Open Subtitles | أحفر حفرة إلى آخر عمق واتساع تستطيع الوصول إليه |
O zaman nasıl oldu da geçen gün bahçeyi kazarken çizime rast geldim? | Open Subtitles | حسنٌ، فكيف وجدتها ذلك اليوم عندما كنت أحفر في الحديقة؟ |
Gücümü tekrar kazanınca bir kuyu kazacağım. | Open Subtitles | ... عندما أستعيد عافيتي سوف أحفر بئراً أين ؟ |
Eğer bu binada çok derine inerseniz, Bay Michaels kendinizi gömersiniz sadece. | Open Subtitles | أحفر بعمق في هذا المبنى وسوف تدفن نفسك في النهاية |
İlk ben kazayım. | Open Subtitles | سوف أحفر أولاً |