"أخبرتهُ" - Traduction Arabe en Turc

• söyledim
• ona
• dedim
• söyledin
• söylemiştim

Onu son gördüğümde,anneme bir daha dokunacak olursa onu geberteceğimi söyledim.
آخر مرة رأيتهُ أخبرتهُ انني سأقتلهُ لو لمس أمي مرة آخرى

ona söyledim ama biriyle görüşmek istiyor
أجل، هذا ما أخبرتهُ به. لكنّه يريد اتصالاً مباشراً انس الأمر

ona delirdiğini söyledim. Biz evlenmiyoruz. Sadece birlikte yaşıyoruz.
أخبرتهُ إنهُ مجنون، نحن لن نتزوج، نحن أنتقلنا معاً فحسب.

ona Jake'i ve ufaklığı anlattım. Emmett'in yanına gitmiş olmalı.
أخبرتهُ عن جايك والولد الصغير, وذهب إلى إيميت

Ben de tamam dedim, önceden planladığım bir şey değildi.
أن وقفتُ هُنا لساعتان ، أخبرتهُ بأني على ما يُرام لم أتفقُ معهُ

Bu duruma onay verdiğimi söyledin.
أخبرتهُ أنني كنت مشارك بهذا

- Hayır! ona heyet toplantısına gittiğimizi söylemiştim.
أخبرتهُ بأنهُ يأخذني لحضور إجتماع اللجنة

Cevabımı döndüğüm gün vereceğimi söyledim.
لقد أخبرتهُ بأني سأعطيهِ جوابي اليوم الذي أعودُ بهِ

söyledim,yanlış yönde gittiğimizi biliyordum olabilir ama çok zaman kazandırabilirim.
لقدّ أخبرتهُ بأننا نسيرُ بالإتِجاه الخاطىء. كنا وفرنا الكثير من الوقت.

ona dışarı bilgi vermediğimizi söyledim.
أخبرتهُ بأننا لا نملُك الصلاحية لأخباره بتلك المعلومات

Ama ona aileden biri olduğunu ve iyi bir fiyat vermesini söyledim.
لكنني أخبرتهُ أنكَ من العائلة أنهُ يفترضُ بهِ أن يعاملكَ جيداً

Ayrıca, İtalyan olduğunu söyledim bu yüzden sana Tina diyebilir.
،أيضا، أخبرتهُ أنّكِ إيطالية لذا من الممكنِ "أن يدعوكِ "تيــنـا

ona milyon kere söyledim. Bir türlü anlamıyor.
لقد أخبرتهُ مليون مرة ولكنه لا يفهم الكلام

ona bir kaç günlüğüne kalacağımı söyledim ama seninle aramızda, çok tatlı bir anlaşma var.
أخبرتهُ أنّي سأبقى هنا لبضعة أيّامٍ فحسب، ولكن بيني وبينك فحسب، لقد كانت مجرّد حيلة لذيذة.

O tür parayla etrafta dolaşmak istemediğimi gelip kendinin almasını söyledim.
وقد أخبرتهُ بأنَّني لا أريدُ أن أتجولَ في الجوارِ حاملةً مبلغاً كهذا بجعبتي وأنَّه يجبُ عليه أن يحضر بنفسهِ ويأخذه

ona senden bahsettim, benden ve Hank'ten başka
أخبرتهُ عنكِ، تعليمن، و كيفَ أنكِ ليسَ لديكِ أحد

Bir rahibe gittim, ona olanları anlattım ve bana inanmadı.
ذهبتُ إلى قِس، و أخبرتهُ الحقيقة و لم يُصدقني

Bir de cehenneme kadar yolun var dedim.
أخبرتهُ أن يتركها وشأنها وأخبرتهُ أن يذهب إلى الجحيم

ona ne söyledin?
ما الذي أخبرتهُ ؟

ona kötü biri olduğunu söylemiştim.
و أخبرتهُ بأنهُ كان سيئاً في المضاجعة