| Aniden gezegendeki en dürüst erkek olduğunu fark edemedim. | Open Subtitles | آسفة لم أدرك أنك أصبحت فجأة أكثر رجال العالم صدقاً |
| Ama seni bu hâlde görünce... ne kadar küçük, acınası bir adam olduğunu fark ediyorum. | Open Subtitles | لكن عندما أراك على هذه الحال أدرك أنك مجرد رجل صغير وحزين. |
| Ne kadar şirin olduğunu fark edememişim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنك لازلت جميلة للغاية |
| Çince konuştuğunun ve Shanghai'da yol yordam bildiğinin farkında değildim. | Open Subtitles | آسفة لم أدرك أنك تتكلم المندرين بطلاقة وتعرف طرقات شنغهاي |
| -Futbolu sevdiğini bilirdim ama bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | أتعلم , لقد علمت بأنك تحب كرة القدم لكنني لم أدرك أنك غارق فيها |
| Hâlâ burada olduğunuzu bilmiyordum, Bay Canning. | Open Subtitles | لكنني لم أدرك أنك ما تزال هنا سيد كانينغ. |
| Özür dilerim. Bu kadar üzgün olduğunu fark edemedim. | Open Subtitles | آسف لم أكن أدرك أنك ستكوني مستاءة جدا |
| Bu kadar mutsuz olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم أدرك أنك تعيس هكذا |
| Hiç rock yıldızı Gene Simmons olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنك جين سيمونز .. |
| Budist olduğunu fark etmemiştim, Vince. | Open Subtitles | "لم أكن أدرك أنك "بوذى" ، "فينيس |
| Hala burada olduğunu fark etmemişim. Bu zamana kadar çalıştın mı? | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنك لاتزال هنا |
| Hala burada olduğunu fark etmemişim. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنك لاتزال هنا |
| Joe'nun söylediklerinden ve Patty'e yardım ettikten sonra hâlâ kalbimde olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | (بعد ما قاله (جو (ومساعدة (باتي أدرك أنك لازلت بقلبي |
| Hala burada olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | لك أدرك أنك ما زلت هنا |
| Sihirbaz olduğunu fark etmemiştim. | Open Subtitles | لم أدرك أنك ساحرة |
| Son birkaç saat içerisinde seni kovmayan tek kişiyle konuştuğunun farkında mısın? | Open Subtitles | انظروا، كنت أدرك أنك التحدث إلى شخص واحد الذين لم تطلق النار عليك في الساعات القليلة الماضية، أليس كذلك؟ |
| Onun tıpa tıp benzediğinin farkında mısın? | Open Subtitles | أدرك أنك اثنين مثل نفس الشخص، أليس كذلك؟ |
| Bunları gördüğünün farkında değildim. | Open Subtitles | لم أدرك أنك رأيت هذه الصور ... انا |
| Görünüşleriniz hakkında bu kadar duyarlı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أدرك أنك حساس هكذا بشأن مظهرك |
| Pentagon'un gizli kapaklı işleri ile bu kadar içli dışlı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أدرك أنك يمكنك أن تحصل على معلومات سرية من (البنتاجون) |
| Stephan Altman'ın eşi olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أدرك أنك زوجة ستيفان ألتمان |
| Dr. Harris, Dr. Bell'le beraber olduğunuzu bilmiyordum. | Open Subtitles | " دكتور " هاريس لم أدرك أنك والدكتور " بيل " زوجين |