| Elimizde başka ipucu yoktu. Ne zararı olur diye düşündüm. | Open Subtitles | و لم يكن لدينا أدلة أخرى |
| Ama elimde başka ipucu yok, n'apayım... | Open Subtitles | "لكن في ظلّ انعدام أدلة أخرى..." |
| Eline bir mesaj yazdıysa belki başka ipuçları da bırakmıştır. Ama nereye? | Open Subtitles | لو ترك ملاحظة على يده، ربما تركّ أدلة أخرى |
| - başka ipuçları bulacağım. | Open Subtitles | سأجد أدلة أخرى. |
| İlk önce onun lehine deliller buldun, şimdi de aleyhine. | Open Subtitles | أولا كان لديك دليل على هذا النحو، الآن حصلت على أدلة أخرى. |
| Yani bir bakıma, başka kanıtlar da var -- "Bu 4 ünü içinde barındıran bir çalışmayı asla yayınlayamazsın," diyen asla yayınlayamazsın," diyen bir bilim adamı tarafından eleştirildim. | TED | وهذه أدلة أخرى اضافية لكنها انتقدت من عالم بقوله لا يمكنك أبدا نشر دراسة اعتمدت على أربع حوادث فقط |
| Nathalie'nin telefonundan başka ipuçları var mı? | Open Subtitles | أتوجد أيّ أدلة أخرى من هاتف (ناتالي)؟ |
| Cesedi ve nasıl veya neden öldüğünü açıklayabilecek deliller, dün gece morgdan çalınmış. | Open Subtitles | جثتها سرقت من غرفة الموتى ليلة أمس, مع أدلة أخرى يمكنها تفسير كيف أو لماذا ماتت. |
| Efsanenin ardındaki adam hakkındaki diğer deliller, | Open Subtitles | أدلة أخرى عن الشخص الذى تتدث عنه الإسطورة |
| Benzer başka kanıtlar da olmalı. Dünya'da gizlenmiş başka Thern geçitleri de olmalı. | Open Subtitles | " قد تكون ثمة أدلة أخرى كهذه، مخابىء لـ(الثيرن) في أرجاء العالم كله" |
| Çünkü onların inandırıldıkları başka kanıtlar var. | Open Subtitles | -لأن لديهم أدلة أخرى -تربوا عليها. |