Ama o noktada olan şey beni kesinlikle mest etti. | TED | ولكن أدهشني ما حدث عند هذه النقطة من التحول وللغاية. |
İnsanlığın sahip olduğu bu iki muazzam disiplinin birbirine bitişik olması beni hayrete düşürmüştü. | TED | وقد أدهشني تجاور هذين التخصصين العظيمين لدى الإنسانية. |
Bu beni büyüledi. Okumaya devam ettikçe, kansere farklı gözle bakmaya başladım ve neredeyse korkum azaldı. | TED | أدهشني هذا. كلما نظرت كلما رأيت السرطان بشكل مختلف وكلما قلَّ خوفي منه. |
Ben oradayken bir adam 10 avro karşılığında bir çift çubuk aldı, şaşırdım kaldım. | TED | وبينما أنا واقفة هناك، اشترى رجل ما زوجًا من العصي بـ10 يورو، مما أدهشني. |
Linderman Grubunun geçenlerde kampanyanıza bağış yaptığını duyduğumda çok şaşırdım. | Open Subtitles | لقد أدهشني معرفة أن جماعة (ليندرمان) موّلت حملتك مؤخراً |
Bana şaşırtıcı gelen bir başka konu da bizim dilimizi anlamada bizim onların dilini anlamaya çalışırken olduğumuzdan çok daha hünerli gözüküyorlardı. | TED | الأمر الثاني الذي أدهشني هو أنهم بدوا أكثر براعة في فهم لغتنا منا نحن لفهم لغتهم. |
Bunların hepsi beni gerçekten çok şaşırttı; çünkü fark etmeye başladım ki, görmüyorkenki deneyimim görürkenki deneyimlerimden çok daha fazla duyumsaldı. | TED | كل هذا حقاً أدهشني ! لأنني بدأت أدرك ذلك خبرتي اللا بصرية كانت حتى الآن أكثر تعددية للحواس من تجربة الابصار مطلقا |
Ancak beni şaşırtan Simon'ın inanılmaz coğrafik hayal gücüydü. | TED | لكن ما أدهشني في مخيلة سيمون الجغرافية المدهشة. |
Fakat beni daha da büyüleyen şey Maddie'nin merakının onu yeni bir seviyeye taşıması. | TED | لكن ما أدهشني أكثر هو أن فضول مُادِي رفعها إلى مستوى جديد. |
beni etkileyen başka bir konu ise çevremdeki şehrin ne kadar çok değiştiğiydi. | TED | ما أدهشني حقا كم كانت المدينة كانت تتغير من حولي |
Sanırım beni en çok etkileyen şey adaletsizlik olmuştu. | TED | وأعتقد أن ما أدهشني حقا كان أهمية الظلم لقد أدهشني قسرا. |
O kadar kişinin uzun ve dolambaçlı sol yolu kullanmaması ve sağa sapıp yolu kestirme yolla kısaltması, beni çok şaşırtmıştı. | TED | لقد أدهشني رفض أناس كثر أن يأخذوا الطريق الطويل المتعرج إلى اليسار، وقطعوا بدله الطريق ناحية اليمين، عبر مسار الرغبة. |
Ve beni gerçekten şaşırtan şey şu, neden güvenimizi kıran liderler için özür dilemek, ama içten gelen özrü kastediyorum, bu kadar zor? | TED | والشئ الذي أدهشني حقًا هو لماذا يجدُ القادة الصعوبة في تقديم الاعتذار، وأقصد إعتذار مخلص، عندما يخونوا ثقتنا؟ |
Bir şef olarak, beni ilk etkileyen hafif tadı ve çok yönlülüğüydü. | TED | وبصفتي طاهٍ، أول ما أدهشني هو طعمها الشهي وتعدد استعمالاتها. |
Dürüst olmak gerekirse, işi kabul etmene şaşırdım. | Open Subtitles | بصراحة، أدهشني قبولك للوظيفة. |
Dürüst olmak gerekirse, işi kabul etmene şaşırdım. | Open Subtitles | بصراحة، أدهشني قبولك للوظيفة. |
Doğrusu şaşırdım. | Open Subtitles | أنه أدهشني. |
Aramana şaşırdım Harry. | Open Subtitles | أدهشني اتصالك يا (هاري). |
Antron ile tanıştığımda bana şaşırtıcı gelen şey onun haberlerde gösterildiğinin tam tersi bir yapıda olmasıydı. | Open Subtitles | الشيء الذي أدهشني عند مقابلة أنترون أنه كان العكس تماما عن ما كان يصور في الصحافة |
Yalnız değilsiniz. Dünya çapında, neredeyse her kültürde en önemli detay gözler. Fakat son elli yıldır yapılan araştırmalara göre, çok şaşırtıcı bir şekilde bu konuda güvenilir bir dayanak yok, gümrük memurluğu yaparken öğrendiğim en önemli derslerdendi. | TED | وأنت لست وحدك. حول العالم, تقريباً كل ثقافة, أحد أبرز التلميحات هي العيون. لكن البحث العلمي عبر الخمسين سنة الماضية يقول أنه في الواقع لا يوجد هناك تلميحات معتمدة للخداع, ما أدهشني جداً, و هو أحد الدروس الصعبة التي تعلمتها عندما كنت ضابط جمارك. |
Bu beni çok şaşırttı. | TED | .و قد أدهشني ذلك جداً |