İlaçlarını istemiyorum! Moron gibi ayağına gelmek istemiyorum! | Open Subtitles | . لا أريد أدويتك أو أن تتعطفى علىً مثل أحد البلهاء |
En iyi ilaçlarını hazırla, Doktor. Çünkü kalbin hastalanacak. | Open Subtitles | جهز أفضل أدويتك أيها الرجل الطبيب لأن فؤادك سيؤلمك غماً |
Neredeyse bir gündür ilaçlarını kullanmıyorsun. Korumalar sistemini terk etti. | Open Subtitles | عدم تناولك أدويتك ليوم تقريباً لن يكون هناك عامل حماية في نظام جسمك |
Tekrar ilaç alacaksın yoksa paranı keserim. | Open Subtitles | والذي لا زال يعيش في منزلي، وعيك أن تعود لتناول أدويتك وإلّا فلن أعيلك |
İlaçların sende hiç yan etkisi olmuyor, ki bu tuhaf. | Open Subtitles | أنت لا تعاني أيّة أعراض جانبيّة من أدويتك وهذا غريب |
Buraya ayrıca ilaçlarını almak için de geliyorsun. | Open Subtitles | سيتعين عليك أيضاً المجيء إلى هنا للحصول على أدويتك |
Eğer ilaçlarını almazsan, çok ciddi bir aritmi geçirebilirsin. | Open Subtitles | لكن ان لم تتناول أدويتك ستتسبب في اضطراب وخيم |
Yarın sabah Dr. Woods'u ararım, ne yapabileceğine bakarız ama bu arada sen de ilaçlarını almalısın. | Open Subtitles | سأتصل به في الصباح لأرى إن كان بوسعه رؤيتك وبهذه الأثناء عليك أخذ أدويتك. |
Burada sana bakacak kimse yok ne ilaçlarını ne de yemeklerini zamanında yiyebiliyorsun. | Open Subtitles | من سيعتني بك هنا؟ إنَّك لا تأكل الطعام أو تتناول أدويتك في الميعاد المحدَّد و لا تستمع لأحد |
Burada sana bakacak kimse yok ne ilaçlarını ne de yemeklerini zamanında yiyebiliyorsun. | Open Subtitles | من سيعتني بك هنا؟ إنَّك لا تأكل الطعام أو تتناول أدويتك في الميعاد المحدَّد و لا تستمع لأحد |
O zaman ilaçlarını iç. İyiye gidersen dozu azaltırız. | Open Subtitles | لذا تناول أدويتك و إنْ أبليتَ جيّداً، سنخفّفها |
İlaçlarını içmelisin. Bu enayilere satmamalısın. | Open Subtitles | يفترض عليك أن تتناول أدويتك لا أن تبيعها إلى هؤلاء الحثالة |
Yanımıza taşındığında bir anlaşma yaptık, bizimle kaldığın sürece ilaçlarını alacaksın. | Open Subtitles | عقدنا اتفاقا عندما عدت الى هنا انه طالما أنت تحت سقفنا سوف تتناول أدويتك |
Yani, bir ilaç falan ayarlamamız gerekiyor mu? | Open Subtitles | أعني، هل علينا تعديل أدويتك أو شيئًا ما؟ |
Öyle yakınlarda bir yerlerde fıçı bira yoksa iyilerinden bir avuç ilaç da beni anında herkül yapmaya yerter. | Open Subtitles | إذا لم يكن هناك مشروب عملي زجاجة من أفضل أدويتك ستجعلني أتعافي في وقت قصير |
Bebeğim, olmaz. İşte ilaçların. | Open Subtitles | عزيزي، لا يمكنك الخروج هناك هذه هي أدويتك |
Acaba ilaçlarınla ilgili bir problem mi var, diye endişelendim de. - Neden öyle düşündün? | Open Subtitles | حســنا، أنــا خائفــة بأن يكون هنــالك مشكلــة مع أدويتك. |
İlacını içmeyi unutma. | Open Subtitles | لا يتنسي أدويتك |
İlaçları azaltırsam beni oraya götürür müsünüz? | Open Subtitles | إذا قطعت عنك أدويتك, فهل تأخذني هناك معك؟ |
Haplarını içtin mi? | Open Subtitles | هل تناولت أدويتك ؟ |
Ben şey ilaçlarınızı almak için eczaneye gidebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أصنع جدول للأدوية لكي أجب لكي أدويتك |
Ayrılık gibi yüksek stresli bir şeyi atlatırken ilaçlarının dengesi kaybolabilir. | Open Subtitles | أدويتك تأثر علي عقلك عندما تفكر بأشياء ذات ضغط عالي كالأنفصال |
Ecza dolabınızda bulduğumuz prezervatifleri inceliyoruz. | Open Subtitles | نحن نجري فحصاً على الواقي الذكري الذي وجدناه في خزانة أدويتك |
Eminim ilaçlarına yaptığım ayarlamalardan kaynaklanıyordur bu. | Open Subtitles | أنا متأكد أن ذلك فقط نتيجة للتعديل في أدويتك |
Belki de ilaçlarından biraz içmelisin. | Open Subtitles | ربما يستحسن أن تأخذ بعضا من أدويتك |
İlaçlarınızın ince ayarını tutturabilir. Riskinizi azaltmak için spor planları yapabilir. | Open Subtitles | يُمكنها ضبظ جُرعات أدويتك بدقّة بالغة، تطوير خُطط التّمرينات لتقليل المُخاطرة، |