dört tane, Glenn Coco. Aferin sana Glenn Coco. | Open Subtitles | أربعة من أجلك ,جلين كوكو أنت تذهبى , جلين كوكو. |
Son yasa tasarın reddedildi çünkü dört tane güvenilir destekçin kalıp oy kullanmaktansa aldıkları bedava biletlerle bir komediye gittiler. | Open Subtitles | مشروع قانونك الأخير رُفض لأن أربعة من مؤيديك حصلوا على تذاكر مجانية لعرض أوبرا كوميدي بدلاً من البقاء للتصويت |
Yarın dört tane kendi köylümün asılmasını idare edeceğim. | Open Subtitles | غداً سأطلب لشنق أربعة من فلاحينى الخاصين |
İlk beş şirketten dördü tütün şirketi ve bunlar benim, bir onkoloğun yatırımları. | TED | أربعة من أعلى خمس شركات كانت شركات التبغ، هذه استثماراتي بصفتي أخصائية أورام. |
Bu sınırlardan dördünü aştık. Gelecekte de geri kalanları aşacağız. | TED | تجاوزنا أربعة من هذه الحدود، وسنتجاوز آخرين في المستقبل. |
Dörtlü, ikiliden üstündür. | Open Subtitles | أربعة من نفس النوع دائما اضرب الزوج |
Çevrede bunların dört tanesi işi görür. | Open Subtitles | أربعة من هؤلاء في هذا المحيط ستفي بالغرص. |
Yurt odamda bunlardan dört tane vardi, reklamin ne oldugunu bile bilmezdim. | Open Subtitles | لديّ أربعة من هذه في غرفة نومي، لم أكن اعلم حتّى ما نوع من الإعلانات كانت |
Yemek ve Dağıtım'daki birkaç kişi bunlardan dört tane yapmış. | Open Subtitles | و إنما المرأة الأذكى في الكون بأكمله عدة أشخاص في الغذاء و التوزيع قد صنعوا أربعة من هذا |
Senatör'ün masasının altında bunlardan dört tane buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت أربعة من هذه تحت مكتب السيناتور |
Sadece suya bakalım, gördüğümüz şu, dört tane yaygın üründen çiftçinin ne kadar ürettiğine ve ne kadar su kullandığına bakıyorsunuz ve ondan sonra da çitfçinin aldığı paraya bakıyorsunuz. | TED | لو نظرت للماء وحسب، ما ستراه هو، في أربعة من المنتجات المنتشرة، نظرت للكيفية التي ينتج بها المزارع هذه المنتجات ومن ثم نظرت لكم يتطلب إنتاجهم من المياه، ثم نظرت لم يتم دفعه للمزارع. |
Bugün dört tane dev avcısı tepeledim. | Open Subtitles | لقد سحقت أربعة من قتلة العملاقة اليوم |
O şeylerden dört tane mi var? | Open Subtitles | هل لديهم أربعة من تلك الأشياء ؟ |
- Tamam, hepsi bu dört tane. | Open Subtitles | - حسنا، لذلك، هذا نبسب؛ s كل أربعة من نبسب؛ م. |
Bu bebeklerden sadece dört tane var. | Open Subtitles | لا يوجد سوى أربعة من هؤلاء في العالم. |
Hayır, dört tane. | Open Subtitles | أربعة من الحيتان، |
İstatistikler gösteriyor ki her beş kişiden dördü tuvaletten çıkarken ellerini yıkamıyor, tüm dünyada. | TED | حسنًا، تظهر الإحصائيات فعليًا أن أربعة من خمسة أشخاص لا يغسلون أيديهم حين يخرجون من المرحاض، عالميًا. |
İnsanları enfekte eden yedi koronavirüsten dördü soğuk algınlığına ve hafif ya da ağır olan burun ve boğaz enfeksiyonuna yol açar. | TED | تسبب أربعة من فيروسات الكورونا السبعة التي تصيب الإنسان الزكامَ، وهو مرض بسيط يصيب الأنف والحلق ولكنها مُعدية بشدة. |
Artık bunların dördünü ikimiz uçurabiliyoruz. | Open Subtitles | يمكن أن نعمل على تحليق أربعة من تلك بين اثنين منّا |
Briç zor bir oyundur. Dörtlü briç papaz briçini yener. | Open Subtitles | حسناً ، (الجسور) لعبة وحشية أربعة من (الجسور) تهزم (الجسور الملكية). |
Ben kanlı canlı şeylerle uğraşıyorum ve dört tanesi yan odada yerde yatıyor! | Open Subtitles | أنا أتعامل مع اللحم والدم الحقيقي أربعة من لحم ودم مستلقين في ألواح الغرفة المجاورة |
Yakalanan adamlardan dördünün Miami'den olduğunu söyledi Gonzales, Martinez, Sturgis ve... | Open Subtitles | قال أن أربعة من المعتقلين الخمسة من ميامي جونزاليس.. مارتينيز.. |
Florrick 99 ilden sadece dört tanesini kazandı. | Open Subtitles | فوز هزيل أربعة من أصل 99 محافظة |