Sanırım haklısın. Hep üniversiteye gitmek istemişimdir. | Open Subtitles | ربما أنتي محقة ، لطالما أردت الذهاب للجامعة |
Oraya hiç gitmedim, ama her zaman gitmek istemişimdir. | Open Subtitles | لم يسبق لي التواجد هناك من قبل ولكن طالما ما أردت الذهاب هناك |
Bak, şayet bir yere gitmek istiyorsan seninle gelmekten mutlu olurum. | Open Subtitles | أنظر، إذا أردت الذهاب لمكان ما، سأكون سعيد إذا أوصلتك لهناك. |
Üniversiteye gitmek istedim ama babam fakirdi, aynı şekilde amcamda | TED | أردت الذهاب الى الجامعة لكن والدي كان فقيرا كذلك عمي |
Evet. Yani gelmek istersen ben de gideceğim. | Open Subtitles | نعم, أقصد, إذا أردت الذهاب فأنا سأذهب أيضًا |
Altı yaşındanken New York'a gitmek istediğini hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تذكر عندما كنت في السادسة؟ أردت الذهاب إلى نيويورك |
Şehre ne zaman gitmek istersen seninle gelirim. | Open Subtitles | إن أردت الذهاب إلى البلدة يا شيبستيد فسأرافقك متى شئت |
Harikulade. Hep New York'a gitmek istemişimdir. Yani, gerçek New York'a. | Open Subtitles | هذا أمر عبقري جداً لطالما أردت الذهاب لنيويورك |
Biliyor musun, her zaman bir Gotik gece kulübüne gitmek istemişimdir. | Open Subtitles | أتعلمون, لطالما أردت الذهاب لناد ليلي للقوطيين |
Hep Kanada'ya gitmek istemişimdir ama South Park gidince biz gidemedik. | Open Subtitles | , أنا دائما أردت الذهاب إلى كندا لكن بعد أن ذهب المنتزه الجنوبي , لذا لايمكننا الذهاب |
Bir kişilik daha yerim var, eğer Aspen'e gitmek istiyorsan. | Open Subtitles | هناك مكان واحد باقي ,اذا أردت الذهاب الى آسبن. |
eğer sen polise gitmek istiyorsan hadi gidelim. | Open Subtitles | الآن, إذا أردت الذهاب إلى الشرطة, فاذهب إلى الشرطة. |
Odama gitmek istedim ama sonra oranın artık odam olmadığını hatırladım. | Open Subtitles | أردت الذهاب لغرفتي، لكني نسيت أنها لم تعد ملكي بعد الآن |
Daha sonra üniversiteye gitmek istedim fakat babam orduya katılmamı istedi. | Open Subtitles | أردت الذهاب إلى الكلية بعدها... لكن والدي أرادني... أن أنضم للجيش |
Eğer yine gelmek istersen, senin için birkaç toplantı bakabilirim. | Open Subtitles | إذا أردت الذهاب مرة أخرى بإمكاني تدبر لقاء لك |
Sana numaramı vereyim ve ne zaman gelmek istersen, haber ver. | Open Subtitles | سأعطيك رقمي... وأخبرني متى ما أردت الذهاب... |
Yani, bana ilk defa uzaya gitmek istediğini söylediğinde: | Open Subtitles | أقصد ، حينما قلت أولاً بأنك أردت :الذهاب إلى الفضاء ، إعتقدت |
Bir kişilik daha yer var, Eğer Aspen'e gitmek istersen. Bunu da nereden buldun? | Open Subtitles | هناك مكان واحد باقي ,اذا أردت الذهاب الى آسبن. |
Senin o planlama komitesinde olmanın bir sebebi var. Çünkü sen o mezunlar toplantısına gitmek istedin. | Open Subtitles | كان هناك سبب لكونك ضمن لجنة التخطيط وهو أنك أردت الذهاب إلى لم الشمل ذاك |
Burada gaziler hakkımda konuşmak için çok heyecanlıyım çünkü ben orduya savaşa gitmek istediğim için katılmadım | TED | أنا سعيد لوجودي هنا للتَحدث عن قدامى الجنود، لم يكن انضمامي للجيش لأني أردت الذهاب للحرب. |
Ben sanat okuluna gitmek istiyordum. | Open Subtitles | أردت الذهاب إلى مدرسة الفنون |
Mükemmel bir yer olduğunu söyledi. Gerçekten gitmek isterdim. | Open Subtitles | ستكون رؤية الخسوف فيه مثالية فقط أردت الذهاب حقا. |
Aslında ben kitapevine gitmek istiyorum. | Open Subtitles | في الواقع أردت الذهاب إلى تلك المكتبـة فحسب |
Bir yere gitmek istiyorsun, konuşmaya başlasan iyi olur. Ne geçmişi? | Open Subtitles | إن أردت الذهاب للمكان فعليكَ البدء بالتحدّث أي تاريخ مشترك ؟ |
Madem kasabaya gitmek istiyordun, polisleri ayarlayabilirdim. | Open Subtitles | لو أنك أردت الذهاب للبلدة لجعلت رجال الشرطة يوصلونك. |
Ve turların tümü tamamen interaktif, eğer bir yere gitmek istersem -- | TED | و كل الجولات تفاعلية بالكامل، فماذا لو أردت الذهاب إلى مكان ما |