Doğrusu işinin beni rahatsız edeceğini düşünmemiştim ama etti anlaşılan. | Open Subtitles | بصراحة، لم أعتقد أن عملكِ سيزعجني ولكن أعتقد أنه أزعجني |
Fakat sonra, bu soru beni rahatsız etti, çünkü cevabı gayet netti. | TED | ولكن ثانيا، أزعجني السؤال، لأن الجواب بسيط جدا. |
Bu beni o kadar rahatsız etti ki Motorlu araçlara binmeyi ve sürmeyi bırakmaya karar verdim. | TED | لقد أزعجني ذلك أيما إزعاج إلى درجة أنني قررت أنني سوف أتوقف عن ركوب و قيادة المركبات الآلية. |
İlk başta canımı sıktı ama sonra aşkın standartlarını ve bilinen klişelerini düşünmeye başladım... Doğru olan ne, yanlış olan ne... | Open Subtitles | لقد أزعجني الأمر في البداية، ولكن بدأت أفكر بكل هذه المقاييس المبتذلة بخصوص الحب |
Ben o 10 dakikayı hikaye sırasında buluyorum, anlıyorsunuz, oğlum aniden " bugün oyun oynarken beni gerçekten rahatsız eden birşey oldu" diyecektir. | TED | أجد أن 10 دقائق لقصة، كما تعلمون ، ابني يقول فجأة : "أنت تعرف، حدث شيء في الملعب اليوم الذي أزعجني حقا. " |
Beni usandırdı. | Open Subtitles | أزعجني. |
Buraya geldiğimizden beri Aklıma takılan bir şey vardı. | Open Subtitles | لطالما أزعجني أمرٌ ما منذ اللحظة التي وصلتُ فيها إلى هنا |
Bu yüzden bana bir şeyi yapamayacağımı söylediğinde rahatsız oldum. | Open Subtitles | لذا عندما قال أنني لا أستطيع فعل شيء، أزعجني ذلك. |
Hayatım boyunca içimi kemirdi bunlar. | Open Subtitles | أزعجني هذا طيلة حياتي |
Şaşmamış, doğru yapmış. Ama söylediği bir şey beni rahatsız etti. | Open Subtitles | لقد كانت مثلها, لكن هناك شيء ذكرته أزعجني |
Kızı kamarama götürüyorum, ve beni iyi dinleyin, önümüzdeki birkaç saat içinde beni rahatsız eden olursa | Open Subtitles | سآخذك الى قمرتي وستطيعين أوامري واذا أزعجني أحد طيلة الساعتين القادمتين سيلقى نفس المعاملة |
Senin başkalarıyla çıkmanı sorun etmem sanmıştım ama bu beni düşündüğümden daha çok rahatsız etti. | Open Subtitles | ظننتُ بأنني سأكون راضية برؤيتك تواعد أشخاص آخرين لكن الأمر أزعجني أكثر مما كنتُ أعتقد. |
Gördüğüm bir şeyler canımı sıktı, o yüzden gece boyu uyuyamadım. | Open Subtitles | لم أستطع النوم ليلة البارحة رأيت شيئاً أزعجني |
Söylediğini duydum, ancak canımı sıktı. | Open Subtitles | -هذا ليس ما ... لقد سمعت ما قولتيه لكن كلامكِ أزعجني |
Beni usandırdı. | Open Subtitles | أزعجني. |
Aklıma takılan ilk şey "neden Amanda seni almadı da Nikita'yı aldı?" | Open Subtitles | أول شيء أزعجني هو، لم قد تأخذ (أماندا) (نيكيتا) ولم تأخذك أنت؟ |
çeşitli ülkelerde bu çocukların fotograflarını çekerek birkaç gün geçirdim ve ben de habercilerin, foto muhabirlerinin çoğu gibi fotograflarımın yayınlanmasını umuyordum çektiğim fotograflar olayın kendisi üzerinde bir etki yaratabilir sırf belgelemekten öte geçebilirdi Sonuçta basılanı görünce o kadar rahatsız oldum, | TED | قضيت بضع أيام أصور أطفالا في بلاد مختلفة، و مثل كثير من المصورين و الصحفيين، كنت دائما ما أتمنى أنه حين تنشر صوري أن يكون لها حقا تأثير على الموقف بدلا من مجرد توثيقه. لذا فقد أزعجني ما رأيته، |