Genç bir bayanı kulis kapısından çiçek teslimatı için geçirdiğini söylemişti. | Open Subtitles | قال أنه سمح لمرأة شابة الدخول من معبر الفنانين بطلبية أزهر |
Bu evde ihtiyacımız olan tek çiçek, benim. | Open Subtitles | فى هذا المنزل، أن أزهر كالزهور فهذا كافٍ. |
"Şimdi hastanın kıç bölgesinde çiçek sporları gibi büyüyor. | Open Subtitles | الآن أنها تنمو في شكل بوغها أزهر الجزء الخلفي من المريض |
Yanlız safran çiçekleri gibi hapishane avlusunda karıştım kaldım tüm engellere rağmen aşkımız çiçek açtı. | Open Subtitles | "مثل زهرة الزعفران الشائكة التي في باحة السجن، "أزهر حبنا برغم كل العقبات." |
Sanki cehennem çiçek açmış gibi! | Open Subtitles | وكأن الجحيم قد أزهر بشكل كامل! |
Bana bir şeyler oluyor. Bir çiçek gibi açıyoruma deta. | Open Subtitles | شيء حصل لي ، أنا أزهر كوردة |
çiçek, George, çiçek. | Open Subtitles | أزهر، جورج، أزهر. |
- Babam çiçek açmış. | Open Subtitles | -لقد أزهر والدي |