Silisyum bazlı bir hayat formu, modern bilimin kutsal kaselerinden biri gibidir. | Open Subtitles | أي شكل حياة أساسه سيليكون أحد الكأس المقدّسة من علم حديث. |
Bu örnekler selüloz asetat bazlı filmlerin, çok yüksek miktarda neme maruz kalmaları neticesinde bozulmanın çeşitli aşamalarıdır. | Open Subtitles | كلّ هذه أمثلة لمراحل مختلفة من الفساد لفلم أساسه السّلُولوز تعرض لرطوبة عالية جداً. |
Tabii karbon bazlı yaşam biçiminde düşünürsek. | Open Subtitles | بإفتراض أنّه بالطبع، شكل من أشكال الحياة أساسه الكربون |
Canlı bir organizma? Belki de bir çeşit DNA tabanlı bilgisayardır? | Open Subtitles | لَرُبَّمَا نوع من حاسوب أساسه دي إن أي؟ |
Molekülün kiralitesi, yapısı çok farklı. | Open Subtitles | وجزيء الذرّة... {\pos(192,230)} أساسه... |
Kilisenin anında satış olanaklı, inanç temelli bir ticaret merkezi olmasını istiyoruz. | Open Subtitles | ،نفضل أن تكون متجراً أساسه الأيمان ومليئة بصفقات بسبب الدوافع الدينية |
Tartarazin bazlı yeşil gıda boyası içermeyen gıdalar tüket belli ki vücudunda buna karşı aşırı duyarlılık var. | Open Subtitles | من المستبعد ان تحتوي على صباغ أخضر أساسه التارتازين و الذي على ما يبدو انك لا تستطيع ان تتحمله |
Silisyum bazlı bir canlının atık ürünü. | Open Subtitles | الفضلات كائن حي أساسه سيليكون. |
Silisyum bazlı canlı diye bir şey yoktur. | Open Subtitles | هناك... ليسهناكمثل هذا الشيء ككائن حي أساسه سيليكون. |
Muhtemelen tetrasiklin bazlı bir antibiyotikten olmuştur. | Open Subtitles | ربما يكون ردة فعل تجاه مضاد حيوي أساسه "التتراسكلين". |
Silisyum bazlı bir yaşam formu mu yani? | Open Subtitles | أي شكل حياة أساسه سيليكون؟ |
Çok ender bulunan fosfor bazlı bir macun. | Open Subtitles | a نادر جدا، معجون أساسه فسفور. |
Kurşun bazlı eşsiz kristalize bir yapı. Bu şey sadece Türkiye'de üretiliyor. | Open Subtitles | هذا أساسه الرصاص، بنية بلورية فريدة، لا تصنع هذه الأشياء سوى في (تركيا). |
Kalsiyum bazlı bir panzehir. | Open Subtitles | a anitdote أساسه كالسيوم. |
Her adresi, kurbanın üzerinde bulduğumuz kurşun bazlı camı olan evlerle karşılaştırdım. | Open Subtitles | قارنت كلّ موقع مع أيّة منازل بها زجاج أساسه الرصاص... -مثل النوع الذي وجدناه في الضحية . |
Alkit bazlı. | Open Subtitles | أساسه Alkyd. |
Alkol tabanlı boyalardır. | Open Subtitles | إنه طلاء أساسه الكحول، |
Elinde hızlı DNA dizicisi grafen tabanlı nanokanal donanımı var. | Open Subtitles | لديه مُنظّم سلاسل حمض نووي سريع، جهاز قنوات دقيقة أساسه "الغرافين"... |
Molekülün kiralitesi, yapısı çok farklı. | Open Subtitles | وجزيء الذرّة... أساسه... |
Birçok insan tam tersini savundu ama aşk temelli bir evlilikte bile her cinsiyet diğerinin üretkenlik becerilerine kontrolü altına alabilecek nitelikte. | Open Subtitles | العديد من الناس قدموا الحجج بعكس ذلك ولكن حتى في الزواج الذي يكون أساسه الحب كل نوع قادر على استخدام المهارات الإنتاجية والتناسلية للآخر |