Merrill Lynch'in CEO'su Stan O'Neal sadece 2006 ve 2007'de 90 milyon dolar aldı. | Open Subtitles | قبض أستان اونيل، المدير التنفيذى لبنك ميرل لينش وحده تسعون مليون دولار خلال 2006 و 2007 |
Biliyorsun, Stan, uzun süredir buradayım. Birçok şeyle başa çıkabilirim. | Open Subtitles | تعرف، (أستان)، أنا هنا منذ زمناً طويل، ويمكنني مُلاحظة الأشياء. |
Stan Minton, dolandırıcılıktan tutuklusunuz. | Open Subtitles | (أستان منتون)، أنت رهن الأعتقال بتهمة الإحتيال. |
Verlaine? Yandın sen, Stan. Gardiyanlar hiçbir şeyi takmaz. | Open Subtitles | (فيرليند)، تبـاً، (أستان)، الحراس لا يُعيرون إهتمام هناك. |
Stan, tatlım, gerçekten burada kalmak zorunda mı? | Open Subtitles | (أستان)، يا عزيزيّ، هل لابد حقاً أن يعيش هنا؟ |
İçin hadi. Stan'in son bir testi kaldı. | Open Subtitles | الآن، احتسي الشراب، (أستان) قد انهى مرانه الأخير. |
Merhaba, Stan. Evet. Sanırım iyi haberlerim var. | Open Subtitles | مرحباً، (أستان)، أجل، أعتقد بأن لديّ أخبار رائعة. |
Alkol, daima insanların iyi yanını ortaya çıkarmaz, Stan. | Open Subtitles | الكحول لم يكن الشيء المُفضل ليّ، (أستان). |
Stan. Naziler, Bakire Meryem gözlemesinin sahte olduğunu söylüyorlar. | Open Subtitles | (أستان)، النازيين كانوا يقولون أن كعكة (مريم العذراء) مُزيفـة. |
Stan Minton. Stan, idare meclisiyle tanışmanı istiyorum. | Open Subtitles | (أستان منتون)، أريدك أن تُقابل مجلس المحافظين. |
Stan'in örnek davranışlarına istinaden tahliye meclisi, onunla görüşmeyi kabul etti. | Open Subtitles | بسبب سلوك (أستان) النموذجي، وافق المجلس على إطلاق سراحـه، سنجتمع معه اليوم. |
Demetri'yle Stan'i de aradım ama hiçbirinize ulaşamıyorum. | Open Subtitles | حاولت الاتصال بـ (ديمتري) و(أستان). لم أستطع مكالمتهما. |
Pekâlâ, Stan. Babam derdi ki: | Open Subtitles | حسناً، (أستان)، أبي كان لديه مَقولة: |
Senin için bu çok zor olacak, Stan. | Open Subtitles | فى حالتك، سيكون الأمر طويلاً، (أستان). |
Stan Minton'a, en iyi ikinci öğrencime. | Open Subtitles | نخب (أستان منتون)، ثاني أجود طلابيّ. |
Selam, Stan. Patterson'a ne yaptın öyle? | Open Subtitles | (أستان)، ماذا ستفعل لـ (بترسون)؟ |
Dediğin gibi, Stan, sistem yozlaşmış durumda. | Open Subtitles | كما تقول، (أستان)، النظام فاسد. |
Hey, Koca Stan. Çifte kumrulara bak. | Open Subtitles | (أستان) الكبير، تفقد الطيور المُحبة. |
Hey, Koca Stan. Konuşman hoşuma gitti. | Open Subtitles | (أستان) الكبير، أحببت ما قلتـه. |
Stan, hiç iki Asyalı tarafından, tartışılır çekicilikte yaşlı bir kadınla seksten sonra hayalarına darbe aldın mı? | Open Subtitles | (أستان)، أتعرف رجلان أسيويان يضربون قضيبك... بعد ممارسة الجنس مع إمرأة جذابة كبيرة السن؟ |