Soğuktan dolayı durumu kötü. Durumu düzeldiğinde onu sorgulayacağım. | Open Subtitles | إنه يعانى من التعرض ، عندما يتم فحصه سوف أستجوبه |
Ayılınca onu sorgulayacağım. | Open Subtitles | سوف أستجوبه عندما يُفيق من سكره |
Hâlâ bir fırsatımız varken ifadesini almak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أستجوبه بما ان الفرصة متاحة لنا |
Onun on dakika içinde ifadesini almam gerekiyor. | Open Subtitles | يفترض أن أستجوبه بعد عشر دقائق |
Onu sorgulamadım. Sadece güzel bir konuşma yaptık. | Open Subtitles | .لم أستجوبه فقط أجرينا حديثاً لطيفاً |
Eniştem Drew bu videoyu bana ilk gösterdiğinde onu sorgulamadım. | Open Subtitles | عندما أراني نسيبي (درو) هذا الفيديو لأول مرة. أنا لم أستجوبه. |
- Onu sorgulamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أستجوبه |
Bugün onu sorgularken ağladığını gördüm. | Open Subtitles | رأيته يبكي اليوم حينما كنتُ أستجوبه. |
Bırak da onu sorgulayayım. | Open Subtitles | انتظر دعني أستجوبه |
Killian'ı tutuklayıp buraya getir onu kendim sorgulayacağım. | Open Subtitles | أقبض على (كيليان) وأحضره إلي هنا وسوف أستجوبه بنفسي |
- Evet. - Onu yeniden sorgulayacağım. | Open Subtitles | ـ أجل ـ دعني أستجوبه مُجدداً |
Tamamen hazır olmadıktan sonra, ifadesini almayacağım. | Open Subtitles | لن أستجوبه حتى أستعدّ تماماً. |
- Ben onu sorgulamadım. | Open Subtitles | -لم أكن أستجوبه |
- Onu sorgulamak istiyorum. | Open Subtitles | أنا بحاجة لأن أستجوبه |
Ona sorgulamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أستجوبه |
Ve onu sorgularken ne kadar sinirlendiğini gördüm. | Open Subtitles | و رأيتُ مدى توتّره عندما كنتُ أستجوبه |
Bir keresinde el bombası kullanarak Vietnamlı bir albayın ırzına geçtim çünkü onu sorgularken sülaleme küfür etti. | Open Subtitles | لقد مارستُ اللواط قسراً مع عقيد "فيتكونغ" بقضيب متفجر، لأنه وضع لعنة أسلافه عليّ بينما كنتُ أستجوبه. |
Bırakın onu sorgulayayım. | Open Subtitles | دعنى أستجوبه |