"أستطيع الوثوق" - Traduction Arabe en Turc

• Güvenebileceğim
• güvenebileceğimi
• güvenemem
• Güvenemediğim
• güvenemezsem
• güvenmiyorum
• nasıl güvenebilirim
• güvenip güvenemeyeceğimi

Biliyorsun ki, Güvenebileceğim tek insansın.
أتعلمين أنك الشخص الوحيد الذى أستطيع الوثوق به؟

Dinle, sanki yanımda Güvenebileceğim hiç kimse kalmamış gibi hissediyorum.
اسمع الآن يا صاح أشعر بأنه ليس حولي أشخاص كثيرون أستطيع الوثوق بهم

Güvenine değer biri olduğuma inanırsan benim de sana güvenebileceğimi biliyordum.
علمتُ بأنني أستطيع الوثوق بكِ إن اعتقدتِ بأنني جدير بنيل ثقتكِ

Kime güvenebileceğimi bilmem gerekiyor... ve kime güvenemeyeceğimi.
أردت أن أعرف بمن أستطيع الوثوق وبمن لا يمكنني ؟

Olanlardan sonra otelin oda servisine güvenemiyorsam lanet olası arabaya hiç güvenemem.
في الحقيقة إذا لم أستطع الوثوق بخدمة الغرف فلا أستطيع الوثوق بالسيارة من؟

Güvenemediğim bir ortakla çalışamam.
ولا يمكنني اتخاذ شريك لا أستطيع الوثوق به

- Gaby! - Sana güvenemezsem, seninle olamam ki.
إن كنت لا أستطيع الوثوق بك فأعتقد أنه لا يمكنني أن أكون معك

güvenmiyorum.
لا أستطيع الوثوق به

Restoran önerin o kadar berbattı ki tıbbi önerine nasıl güvenebilirim bilmiyorum.
توصيتك بالمطعم كانت بشعة لا أستطيع الوثوق بنصيحتك الطبية

Sana güvenip güvenemeyeceğimi bilmiyordum.
أنا لم أكن أعلم اذا كنت أستطيع الوثوق بك او لا

Yaşadıklarımdan sonra, yanımda bir eşe, Güvenebileceğim birine ihtiyacım var.
.. مما مررت به ،فأنا بحاجة لشريك حياة إلى جانبي شخص أستطيع الوثوق به

Kaçmam gerek. Pasapotum ve Güvenebileceğim bir kimse yok.
يجب أن أرحل بعيدا , ليس لدى جواز سفر لا أحد أستطيع الوثوق فيه

Yani, senin hala bunu umursuyor olman gerçeği sana Güvenebileceğim anlamına geliyor.
فالحقيقه هي, إنك لا تزالين تهتمين بشأن ذلك هذا يعني أنني أستطيع الوثوق بك

Yine de bana elini uzattın, bu demektir ki sana güvenebileceğimi görmemi istedin.
و مع ذلك تعرض عليّ المساعدة مما يعني بأنكَ تودّ معرفة إن كنتُ أستطيع الوثوق بك

Bu konuda sana güvenebileceğimi bilmeliyim.
وأحتاج أن أتأكد من أنني أستطيع الوثوق بكِ حول ذلك.

Bana bunu anlatman sana güvenebileceğimi hissettiriyor bana.
إخبارك لي بهذا يُشعرني بأنني أستطيع الوثوق بك.

Bana ihanet ettin. Artık sana güvenemem.
لقد كنت تخونيني لم أعد أستطيع الوثوق بك بعد الآن

Çünkü orada kendime güvenemem.
لأنني لا أستطيع الوثوق بنفسي في حياتي السابقة

Bu iş güven işi. Güvenemediğim bir ortakla çalışamam.
هذه وظيفة ثقة ولا يمكنني اتخاذ شريك لا أستطيع الوثوق به

Meleğin doğru söylediğini düşünüyorsun, ama onda Güvenemediğim bir şey var.
أعلم بأنك تشعرين بأن الملاك محق لكن هنالك شئ ما بشأنه لا أستطيع الوثوق به

Size güvenemezsem, emirleriniz için hayatımı ortaya koyamam.
إذا كنت لا أستطيع الوثوق بك لا أستطيع وضع حياتي على المحك من أجلك

Ona sadece güvenmiyorum.
لا أستطيع الوثوق به

Sana nasıl güvenebilirim?
كيف أعرف أنني أستطيع الوثوق بك؟

Sana güvenip güvenemeyeceğimi bilmem gerekiyordu.
لقد أردتُ معرفة بأنني أستطيع الوثوق بك.