Ama bununla göremiyorum. Bu atkı olarak kullanılıyor, doktor, gördünüz mü? | Open Subtitles | إنما لا أستطيع رؤية شيء هل يفترض أن يكون هذا وشاحا |
- Hiçbir şey göremiyorum. - Prosedüre uyun! Kamyondan çıkmayın! | Open Subtitles | لا أستطيع رؤية أي شيء إتبعوا التعليمات, إبقوا في الشاحنة |
Kimin iyi kimin kötü olduğunu göremiyorum ve dönüp duruyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع رؤية من الصالح أو الطالح، فقط أستمر بالدوران |
görüyorum ki beyaz gömleğim, siyah kravatım ve pazar tutumlarım seni bir dakika bile kandıramamış. | Open Subtitles | أستطيع رؤية ان قميصي الأبيض وربطتي السوداء و وسلوكي الحسن لم يخدعوك لدقيقة |
Ve iki sene içinde, gerçekten çok az görebiliyordum. | TED | و في سنتين، لم أكن في الحقيقة أستطيع رؤية شئ على الإطلاق. |
Karanlığın içinde, etrafımdan geçen ter içindeki insanların bana değdiklerini hissedebiliyorum fakat daha fazlasını göremiyorum. | TED | أستطيع أن أشعر بالأجساد التي تفوح منها رائحة العرق تمر بجانبي في الظلمة، لا أستطيع رؤية أكثر من ذلك. |
Bu gezegeni çıplak gözle göremiyorum. Hatta şu anda sahip olduğumuz en keskin teleskopla bile. | TED | ولا أستطيع رؤية هذا الكوكب بعيني المجردة. أو حتى عن طريق أقوى التلسكوبات التي نمتلكها الآن. |
Şu anda yetkilileri göremiyorum... | Open Subtitles | ..أستطيع رؤية المفوض الآن وهو يمشي بجوار |
Dur, göremiyorum. Neyin üstüne basıyorum? | Open Subtitles | إنتظر،لا أستطيع رؤية شيء ما الذي أمشي عليه؟ |
Birşey göremiyorum. | Open Subtitles | أبعِد ريشك الكبير عني. لا أستطيع رؤية شيء. |
Hiç yıldız göremiyorum, çok fazla moloz var burada. | Open Subtitles | لا أستطيع رؤية النجوم.. هناك الكثير من الحطام يطفو حولنا |
Biraz daha yaklaşın, cam kapıyı göremiyorum. | Open Subtitles | واقترب قليلاً لأني لا أستطيع رؤية الباب السلكي. |
Deneyip duruyorum ama göremiyorum. | Open Subtitles | و لقد حاولت و لم أستطيع رؤية وجوههم مطلقا |
Bunun altında gerçek seni bile göremiyorum | Open Subtitles | لا أستطيع رؤية الحقيقه و أنت فى مثل هذا. |
Tamam. 64, enkaz alanını göremiyorum. | Open Subtitles | رقم 64، أنا لا أستطيع رؤية موقع التحطم انتهى |
Sen kendinin ne olduğunu göremiyorsun, ben her şeyi görüyorum. | Open Subtitles | أنت لا تستطيع رؤية نفسك و أنا أستطيع رؤية كل شئ |
Evimin önünde durunca, çocukların öldüğü evleri görüyorum. | Open Subtitles | عندما أقف فى شرفتى الأمامية أستطيع رؤية منازل الأطفال المتوفيين |
Ama kirli bebek bezlerini görebiliyordum. Çocukların bazıları stresli ve sıkıntılı görünüyordu ama tek ses küçük bir inleme idi. | TED | كنت أرى الحفاضات المتسخة، و كنت أستطيع رؤية نكبة بعض الأطفال، لكن الضجيج الوحيد كان أنين متواصل و منخفض. |
Daha büyüğünü kurmayı planlıyorum. Böylelikle Hyakutake kometini görebilirim. | Open Subtitles | أخطّط لبناء واحد أكبر كى أستطيع رؤية المذنب هياكوتاك |
Sonra her şeyin elektronlardan ibaret olduğunu görebiliyorum. Çarpışıyorlar, geziyorlar, oynuyorlar. | Open Subtitles | وثم أستطيع رؤية كل شيء مثل الإلكترونات تصطدم و عائمه وتمرح |
Karanlıktı. Birşey göremedim. | Open Subtitles | اللعنة , المكان كان مظلماً . لم أستطيع رؤية أى شىء |
Önce hayaletler konusunda Melinda'ya çıkışıyorsun sonra Lisa'yı bir hayalet yüzünden göremeyeceğimi söylüyorsun. | Open Subtitles | في البداية صرختِ على ميليندا لتحدثها معي عن الأشباح والآن تقولين لي بأنني لا أستطيع رؤية ليزا بسبب شبح |
Sorunu anlayabiliyorum. Arkadaşım hakkında-- | Open Subtitles | أستطيع رؤية كيف أن تلك ستكون مشكلة الآن، بشأن صديقي |
Şimdi anlıyorum, bana vurman falan... hepsi numaraydı. | Open Subtitles | الآن أستطيع رؤية أن ضربكِ لي كان كله تمثيلاً |
Aradaki fark çok büyük geliyordu. Bu ikisini bağdaştırmanın bir yolunu göremiyordum. | TED | يبدو الفارق شاسعًا، لا أستطيع رؤية سبيل لإيجاد أرضية مشتركة. |