"أسلوبه" - Traduction Arabe en Turc

• tarzı
• yöntemini
• yöntemi
• stili
• Tarzını
• tarzına
• stilini
• Tekniği
• tarzıyla
• Tarzının
• Yaklaşımı

tarzı, film çekme yöntemi son derece sıra dışı.
أسلوبه. الطريقة التي يصور بها غير أعتيادية

Fidye talebi yok. Onun tarzı değil.
لا، ليس هناك مطالب للفدية هذا ليس أسلوبه

Yeteneklerini ve yöntemini geliştirmeye çalışıyor... ve ölümcül amacı için silahını elden geçiriyor.
يبدا يصاب بالهوس بتحسين مهاراته و شحذ أسلوبه و تعديل سلاحه لأجل هدفه الفتاك

Her seferinde bir kadına ihanet edebilir. Bu onun stili.
هو محترم، لا يخون إلا مع امرأة واحدة في كل مرة هذا أسلوبه

Yoksa neden Tarzını bu derece değiştirsin?
و إلاّ فما السبب الذي يجعله يغيّر أسلوبه أصلاً ؟

Fidye talebi yok. Onun tarzı değil.
لا ، ليس هناك مطالب للفدية هذا ليس أسلوبه

Onun tarzı böyle.
هذا أسلوبه يتوسل إلينا كي نهرب من سجوننا

Banliyölerebeveynlerledoludur ve her bir ebeveynin de kendi tarzı vardır.
الضواحي مليئة بالأباء وكل والد لديه أسلوبه

Onu motosiklette izlemek daima bir zevkti ama artık omzu yaralı olduğundan, tarzı o kadar da akıcı değil.
،لقد كان من الجميل مشاهدته دائما و هو يركب الدراجة لكن الآن ،مع إصابته في الكتف أسلوبه لم يعد سلساً

Sosyal kargaşayı kışkırtma konusunda yetenekli bir hacker. Ama hırsızlık hiç bir zaman onun tarzı değildi.
مخترق مع موهبة لإثارة إضطرابات إجتماعيّة ولكن السرقة لم تكن أسلوبه قط

Oyunun oynanış tarzı akıl durumunu ortaya çıkartıyor.
أسلوبه في خوض هذه اللعبة سوف يوضح لي حالته الذهنية

Devamlı yöntemini değiştirmesi, cinayetler arasında bağ kurulmasına engel oldu.
حتى هذه اللحظة تغيير أسلوبه الاجرامي قد منع المحققين من ربط هذه الجرائم

yöntemini değiştirdi. Yüzünden ve boynundan defalarca bıçaklanmış.
لقد غيّر أسلوبه هناك عدة جروح طعنية في الوجه والرقبة

Eğer yöntemi havayla bağlantılıysa yeni bir çocuğu kaçırması an meselesi.
إن كان أسلوبه الإجرامي متصلا بالطقس فسيقوم بمحاولة إختطاف صبي آخر قريبا

Ritüeli aynı ama yöntemi tamamen değişmiş, bıçaklamaktan boğmaya geçmiş.
طقسه بقي نفس الشيء مع أن أسلوبه تغير من الطعن إلى الخنق

Belki senin bilmediğin değişik, güzel bir stili vardır.
ربما كان لديه أسلوبه الخاص الذي لست مألوفة به

Küçük bir çocukken bile, Dizzy Harrison'un kendine özgü bir stili vardı.
منذ كان طفلاً صغيراً, ديزي هاريسون كان لديه أسلوبه المنفرد.

Adamın Tarzını sevdiğimi kabul etmeliyim.
أتعرف، يجب أن أعترف ، أنني نوعا ما يعجبني أسلوبه.

Çünkü ağıtsal tarzına, fena halde kapılıyorum.
لأني على نحو متزايد إنجذبت الى أسلوبه الرثائي

Bazen bir satıcının stilini bulana kadar zamana ihtiyaç var.
نعم، في بعض الأحيان، فإن مندوب المبيعات . يحتاج إلى بعض الوقت ليجد أسلوبه

Yoksa daha geçen gün spor salonuma gelmişken neden bana beslenme alışkanlıklarından bahsedip... Tekniği hakkında bilgi veresin ki?
فلمَ لقّمتني بعادات تغذّيه؟ أو لمَ أذقتني نفحة من أسلوبه القتالي لمّا أتيت لصالة الألعاب خاصّتي قبل أيام؟

Hindistan'ın saygıdeğer başbakanı oyunun açıldığını kendi tarzıyla ilan edecek.
معالي رئيس مجلس وزراء الهند .. سوف نعلن .. الآن ألعاب مفتوحة في أسلوبه الخاص.

Tarzının etkisi modern gangsterlik adını almıştır.
مع أخطر الرجال في المدينة أسلوبه أنتشر بين العصابات الحديثة

Yaklaşımı, çok daha büyük bir olayı tetikleyecek... -...küçük olayları bulmak üzerineydi.
كان أسلوبه هو إيجاد حدث صغير من شأنه أن يُؤدّي إلى حدث كبير.