koyuyor. Ve bir yerlerde, iğrenç saç şekliyle siyah laboratuvar önlüğünün içinde, bir gün hepimizin neslini tüketecek olan hastalıklara tedavi bulmaya çalışan | TED | وهناك طبيب بقصة شعر غريبة ومعطف مختبر أسود اللون يحاول ايجاد دواء للأمراض التي ستقوم يوماً ما بإبادتنا. |
Sadece, bir sihirbaz olduğumu düşünmüşler ve masaya güzel siyah bir örtü örtmüşler. | TED | ولكنهم يصرون ولمجرد كوني ساحراً أن أضع غطاء مائدة أسود اللون |
Önce orada sıkıştı zannettim ama sonra gözünün bir şeye takıldığını gördüm: siyah bir elektrik kablosu. | TED | في أول الأمر أعتقدت أنها علقت تحتها ولكني رأيتها تصل إلى شيء كانت تنظر إليه: سلك كهربائي أسود اللون. |
Texastan buraya kadar kafesinin içinde gelen gelen .... siyah beyaz renkte.. | Open Subtitles | في صندوق، وقد أرسل من تكساس، أسود اللون وأبيض، مبقع |
Orada da siyahi olacağım. Gettodan gelen bir başka zenci. | Open Subtitles | سأبفى أسود اللون مجرد زنجي آخر في حي السود |
Seninkilerin siyah olduğundan emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد من أن حذائك كان أسود اللون ؟ |
Pes ediyorum. - Uzun, siyah bir adam. | Open Subtitles | ,إنه رجل طويل أسود اللون لديه ندبة حول رقبته |
Gençlerde ahlak kalmamış. siyah olduğum için çete üyesi mi oluyorum? | Open Subtitles | ,حسناً, ألأننى أسود اللون فإننى فرد من عصابة ؟ |
Birini kestiğinde siyah kan aktığını göreceksin. | Open Subtitles | عندما تجرحهم، فإنهم ينزفون مخاطاً أسود اللون |
Deliği açtığınız anda siyah bir damar belirecek. | Open Subtitles | بعد الانتهاء من حفر الثقب، سيبرز شريانٌ أسود اللون |
Ve siyah bir kutu değil; parlak turuncu renginde. | Open Subtitles | و في الحقيقة ليس أسود اللون و لكن برتُقالي لامع |
Daha sert sıktıkça -- ne kadar sert sıktığıyla orantılı bir şekilde derisini sıkan ortada küçük siyah şeyi görüyorsunuz. | TED | وكلما ضغط بشدة -- ترون شيئاً ما أسود اللون في الوسط إن ذلك يضغط على جلده بقوةِ متناسبة مع قوة ضغطه. |
"ama gangster beyazdı, bu adamsa siyah." | Open Subtitles | "لكن رجل العصابة كان أبيضاً، وهذا الرجل أسود اللون" |
Daha önce bir zenci, yani, renkli biri bir siyah polisle böyle konuşmadı. | Open Subtitles | ... شخص ملون .. أسود اللون يتحدث للشرطة هكذا |
Daha önce bir zenci yani, renkli biri bir siyah polisle böyle konuşmadı. | Open Subtitles | .. أقصد أنني لم أرى مطلقا ً زنجى .. أقصد ... شخص ملون .. أسود اللون |
Şimdi,buraya gelirken kim böyle bir dövüş olacağını düşünebilirdi... siyah bir uydunun fırlatılışına şahit olacaklarını kim bilebilirdi ki. | Open Subtitles | من ذا الذى كان يتوقع ... و هو يشاهد هذه المباراة أنهم سيشهدون إطلاق قمر صناعى أسود اللون |
Şimdi,buraya gelirken kim böyle bir dövüş olacağını düşünebilirdi... siyah bir uydunun fırlatılışına şahit olacaklarını kim bilebilirdi ki. | Open Subtitles | من ذا الذى كان يتوقع ... و هو يشاهد هذه المباراة أنهم سيشهدون إطلاق قمر صناعى أسود اللون |
Teorik olarak, siyah olduğu için ona güvenmedin. | Open Subtitles | نظراً لأنك لا تثق به لأنه أسود اللون |
zenci İsa ile gecesini biraz güzelleştirmek için emecek yarrak arayan, ibne bir rahip görmenin nesi tuhaf? | Open Subtitles | ما الخطأ في مسيح أسود اللون و قسيس شاذ يبحث فقط عن ممارسة للجنس الشفوي لكي يمر يومه ؟ |
Yuvarlak kafalı, kıvırcık saçlı zenci bir çocuğun resmini çizip çizdiğin resme Peanuts çizgi romanı diyemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك تصور ولد أسود اللون, مدور الوجه مجعد الشعر |
Eğer zenci bir adam bacamdan kırmızı koşu kıyafetiyle inerse kırmızı şapkasında bir delik açarım. | Open Subtitles | إذا رأيت رجلاً أسود اللون نازلاً في مدخنتي مرتدياً زياً رياضياً أحمر اللون سأفتح رأسه مباشرة |