Bu arada da Prens Ali Yusuf'un en iyi dostu Bob Rawlinson'la çok yakın bir ilişki kurdu. | Open Subtitles | أثناء القيام بذلك أخذت تشكل علاقة على أشدها مع صديق مقرب جدا من الأمير ًً بـــوب راويلســـون ً |
en nadide olansa anlattığı macera dolu hikâyeleriydi. | Open Subtitles | ولكن أشدها ندرة كانت حكاياته عن مغامراته |
en aç gözlü gece avcılarından biri aynı zamanda görülmesi en zor olanlardan biridir. | Open Subtitles | أحد أكثر الضواري الليلية نهماً هوَ أيضاً أشدها نُدرة. |
Sadece dört haftalık ve 1 metreden kısa olmalarına rağmen, aralarındaki rekabet yoğun. | Open Subtitles | بعمر أربعة أسابيع فقط وبطول متر واحد تكون المنافسة على أشدها بين الصغار |
Ekvador, bu rekabetin en yoğun haline sahne olur. | Open Subtitles | فى الأكوادور المنافسه على أشدها |
13 Eylül 1940'da, Britanya, savaşın en yoğun günlerini yaşarken İtalyan askerleri Mısır'ı fethetmek üzere harekete geçti. | Open Subtitles | ...الثالث عشر من سبتمبر 1940 و فى الوقت الذى كانت فيه... معركة بريطانيا" على أشدها" |
Kuluçka hücrelerinde geliştikleri sırada arılar en hassas zamanlarını yaşarlar. Sürecin nasıl geliştiğini gerçekten merak ediyordum. Böylece Kaliforniya Üniversitesi, Davis'te bir arı laboratuvarıyla takım oluşturdum ve kameraların önünde nasıl | TED | تكون حساسية النحل في أشدها عندما تنمو داخل الخلايا الحاضنة وأردت أن أطلع على مراحل نمو النحل لذا أنشأت فريقاً في مختبر (يو سي دافيس) واكتشفت كيف ينشأ النحل أمام الكاميرا |
en rahatsız edici olanı da bu. | Open Subtitles | هذا خصوصا أشدها إقلاقاً |
Kongo, Afrika'nın hem en zengin... hem de en vahşi yöresi. | Open Subtitles | ،لعل (الكونغو) أخصب بقاع إفريقيا لكنها أيضاً أشدها عنفاً |
Dünyada eşi görülmemiş sürprizlerle ve yeniliklerle dolu yaşam savaşının en yoğun geçtiği yerleri. | Open Subtitles | أماكن مفاجأة و اختراع لا مثيل له على الأرض... ... حيث المعركة من أجل البقاء على قيد الحياة .................... على أشدها. |
- Aynı zamanda en şiddetli olanı. | Open Subtitles | وهو أيضا أشدها |