Umarım şanslı ayakkabılarınızı giymişsiniz çünkü bu gece kendimi çok şanslı hissediyorum. | Open Subtitles | أتمنى أن تكونو قد أحضرتم تمائم حظكم لأني أشعر بأني محظوظ الليلة |
Ama sana her şeyi anlatabilecekmişim gibi hissediyorum. Bence gayet iyi gidiyor. | Open Subtitles | لكن أشعر بأني أستطيع مصارحتك بأي شيء. أعتقد بأنه يجري بشكل ممتاز. |
Bu günlerde kendimi yaşlı bir adam gibi hissediyorum haliyle. | Open Subtitles | فأنا أشعر بأني رجل عجوز هذه الأيام على ما يبدو |
- Hala o kadar iyi hissetmiyorum. - Kesin şunu çocuklar. | Open Subtitles | أنا مازلت أشعر بأني لست بخير توقفوا عن هذا يأولاد |
Bunca yıl oldu ama buraya geldiğimde kendimi hala yabancı gibi hissediyorum. | Open Subtitles | كل هذه السنين و مازلت أشعر بأني دخيلة عندما آتي إلى هنا |
Her gün senin gibi insanlarla çalışabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. | Open Subtitles | أشعر بأني محظوظة يومياً بأن أحظى بفرصة العمل مع أناسٍ مثلك |
Burada olmanı isterdim çünkü başka bir hata yapıyormuşum gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أتمنى بأنكِ هنا لأني أشعر بأني على وشك إقتراف خطأ أخر |
Yani kendimi işe yaramaz hissediyorum. | TED | ما أقصد قوله هو أنني أشعر بأني عديم الفائده |
Şimdi Carolyn'den ve tüm diğer insanlardan sonra kendimi bok gibi hissediyorum. | TED | الأن بعد كارولين، وجميع الأشخاص الباقين، أشعر بأني بلا قيمة |
kendimi çok şanslı hissediyorum ve hayatımda tam 35 kez gittim. Bizimle birlikte gelen insanlar evlerine büyük bir şampiyon olarak döndüler, sadece Antarktika için değil, kendi uluslarındaki yerel meseleler için de. | TED | أشعر بأني محظوظ جداً، وقد ذهبت 35 مرة في حياتي، وكل الناس الذين يأتون معنا يعودون إلى بلادهم كأبطال عظيمين، ليس فقط من أجل القطب الجنوبي، ولكن من أجل القضايا المحلية في أوطانهم. |
Zıt duyguların ani bir iç fırtınasındayım. Öfke ve aşağılanmanın birleşimiyle terler içinde kalıyorum. sanki bütün mağaza bana bakıyormuş gibi hissediyorum, | TED | أتصبب عرقاً ناتجاً عن الغضب والشعور بالإذلال، أشعر بأن كل المتجر يحدق بي، وفي نفس الوقت أشعر بأني خفية. |
Beni umursamadıkları her seferinde, görünmez hissediyorum. | TED | في كل مرة تجاهلوني فيها، أشعر بأني غير مرئية |
Senin sevdiğin şeylere aitmişim gibi hissediyorum. | Open Subtitles | أحب أن أشعر بأني منتمية للأشياء التي تحبها |
Ona o kadar çok benziyorsunuz ki kendimi 10 yaş genç hissediyorum. | Open Subtitles | أنك تشبهينها جداً ,أشعر بأني صغرتُ عشر سنوات |
Uzun zamandır ilk defa kendimi yalnız hissetmiyorum. | Open Subtitles | للمرة الأولى منذ مدة طويلة لا أشعر بأني وحيدة |
kendimi iyi hissetmiyorum. Duş alıp, yatacağım. | Open Subtitles | لا أشعر بأني بخير سأستحم ثم سأنام قليلاً |
Evet, üzgünüm diyorum. kendimi çok iyi hissetmiyorum. Hapşırıyorsun. | Open Subtitles | لقد اعتذرت منك سابقاً لست أشعر بأني على ما يرام |
Doris Day'in Yastık Sohbeti, ve Gece Yarısına Doğru filmlerinin arasında kalmış gibiyim. | Open Subtitles | أشعر بأني أبدو مثل دوريس داي في فيلمها بيلو توك اند ميدنايت لايس |
kendimi normal hissetmemi sağladı, bunun olabileceğini hiç sanmazdım. | Open Subtitles | لقد جعلني أشعر بأني طبيعية و لم أعتقد أبداً بأن هذا يمكن أن يحدث |
Cep telefonları sinir bozucular. Çünkü her zaman işle bir bağlantım olması gerekiyormuş gibi hissettiriyor. | TED | الهواتف المحمولة مزعجة لأنها تجعلني أشعر بأني يجب علي البقاء على اتصال بالعمل دائمًا. |
Bak, şimdi ölürsem cennete gidecekmişim gibi geliyor. | Open Subtitles | اسمع, إن مت، أشعر بأني قد أدخل الجنة الآن. |
İspiyonculuk yapıyor gibi hissetmek istemiyorum ama eninde sonunda dediklerini yapacağım. | Open Subtitles | لا أريد أن أشعر بأني أخون فريقي ولكن عاجلاً أم أجلاً سأطيع الأوامر |
Ama sonra sanki insan ilişkilerinden kaçıyormuşum gibi hissettirmeye başladı. | Open Subtitles | لكني بدأت أشعر بأني أنأى بنفسي بعيداً عن العلاقات الإنسانية |
En son banyo yaptığımdan beri hiç bu kadar çıplak hissetmemiştim. | Open Subtitles | لم أشعر بأني عارِ هكذا منذ آخر مرة استحممت فيها |
Bunun nedeni, seninle birlikte olmayı o kadar uzun bir zamandır istiyordum ki... ama elime yüzüme bulaştırmışım gibi hissettim. | Open Subtitles | ذلك لأنني كنت انتظر أن ابقى معك منذ فترة طويلة لكنّي أشعر بأني قد أفسدت الأمور |