Öldürülen fahişelerden daha önemli şeyler olduğunu anlamıyor musun? | Open Subtitles | أنت و قاتلك اللعين ألا تفهم ؟ هناك أشياء أكثر أهمية |
Ama geleceğe gittiğinizde gördüğünüz gibi bazen kız kardeşinizi kurtarmaktan daha önemli şeyler vardır. | Open Subtitles | لكن عندما يذهب المرء للمستقبل، يرى هذا عدّة مرّات هنالك أشياء أكثر أهمية من إنقاذ أختكم |
- Evlilkte aşktan daha önemli şeyler vardır. | Open Subtitles | هناك أشياء أكثر أهمية في الزواج من الحب. |
- Oğlumun ölü beyaz adamın müziğini öğrenmekten başka yapacak daha önemli işleri var. | Open Subtitles | أبني لديه أشياء أكثر أهمية ليفعلها أهم من تعلم موسيقى البيض القديمة |
Bu zamanda hakında endişelenecek daha büyük şeyler var. | Open Subtitles | هناك أشياء أكثر أهمية هذه اللحظة |
Her neyse. Gündemde yapılması gereken daha önemli işler var. | Open Subtitles | على أية حال , هناك أشياء أكثر أهمية في الأجندة |
Düşüncelerimizi ne zaman otele geri döneceğiz gibi daha önemli şeylere yoğunlaştıralım. | Open Subtitles | لنحوّل مناقشتنا إلى أشياء أكثر أهمية عندما نعود للفندق أريد غرفة لوحدي |
Yapacak çok daha önemli işlerimiz var. | Open Subtitles | لدينا أشياء أكثر أهمية للقيام بها |
Sanıyorum üzerinde çalışmam gereken daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | أفترض أنه هناك أشياء أكثر أهمية ينبغي أن أعمل بها |
İçinde bulunduğumuz durumda, iş arkadaşlarınla bir olup bana kablolu yayından daha önemli şeyler olduğunu öğretmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | في هذه الحالة، لقد تآمرت مع زملائها لتعلمني بأن هناك أشياء أكثر أهمية من البث الفضائي |
Şuan müzikten daha önemli şeyler var. Söyle ona, Ida. | Open Subtitles | هناك أشياء أكثر أهمية من الموسيقى الآن قولي له ، يا إيدا |
Bu arada benim uğraşmam gereken daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، لدي أشياء أكثر أهمية لفعلها. |
Yapmak zorundasın hıyar herif senin neyi yapmak istediğinden daha önemli şeyler var şu an. | Open Subtitles | يجب عليك القيام بذلك أيها المغفل لأنه يوجد على المحك أشياء أكثر أهمية من رغبتك بتقديم العرض |
Aklımda başka şeyler, daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | هناك أشياء أكثر أهمية تشغل بالى |
Sanırım ninenin saati paketlemekten daha önemli işleri vardır dedenin cenazesi gibi. | Open Subtitles | أعتقد بأن جدتك تمتلك أشياء أكثر أهمية ...لتحزمها الآن كـ جدك |
Evet, çünkü benim için endişelenmekten daha önemli işleri var. | Open Subtitles | أشياء أكثر أهمية للقلق حولها مني. أنظر. |
Bu zamanda hakında endişelenecek daha büyük şeyler var. | Open Subtitles | هناك أشياء أكثر أهمية هذه اللحظة |
-Yapılacak daha önemli işler var. | Open Subtitles | -لأن هنالك أشياء أكثر أهمية |
İşe gidip gelme vaktinden tasarruf ederek daha önemli şeylere vakit ayırabilirsiniz. | TED | يمكنك اختيار توفير الوقت الذي تهدره على التنقل يوميًا واستغلاله في أشياء أكثر أهمية بالنسبة إليك. |
Bak, Ernst. Roberta'yı eğlendirmekten daha önemli işlerimiz var. | Open Subtitles | لدينا أشياء أكثر أهمية (من محاولة تسلية (روبيرتا |